(31 EKİM CUMA)
Bayram kavurması bu sene biraz gecikti, anneannemlerin Ayvalık'tan dönmeyişi sebebiyle. Geç oldu ama nefis oldu, her zamanki gibi hep birlikte yendi.
Birkaç ay evvel komşular toplanmış bizim incirin altında kalburabastı yerken tesadüfen aramam ve veryansın etmem sonucunda; Balıkesirli Süheyla teyzem bana buz dolabına attığı kalburabastıları göndermiş. Her kadının buzluğunda kalburabastı olmalı!
Dedem İstanbul'a dönmeden önce kasaba bir takım kuzu ciğeri sipariş etmiş. Akciğerin broşlarını temizlemek biraz zahmetli zira, karaciğerin sinirlerini almak gerek, böbrek yağlarını ayırmak lazım...
Hayvanın hangi yerinden alının yağın donmayacağını ve kavurmaya uygun olduğunu çocukluktan bilen bu insanlar, gençlik yıllarında haftada bir oğlak, bir de tavşan kestiklerinden olsa gerek, vejeteryanlık onlara pek abes geliyor.
Velhasıl; sakatatlı kavurma her sene tekrarlamayı hevesle beklediğimiz bir ritüel bizim ailede.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder