29 Aralık 2013 Pazar

1648



(28 ARALIK CUMARTESİ)

Hırpalayıcı günler, yıpratıcı geceler yaşayan arkadaşımla Rexx sinemasının hemen yanındaki bara kendimizden kaçarca sığındık. Cebimizde taşıdığımız hayalet kız kardeşlerden, yasını tutmaktan vazgeçince hepten unutmaktan korktuğumuz babalardan ve karnında bebeğiyle ölüme atlayan annelerden konuştuk.

Retrospektif dönmeleri olur her insanın herhalde, çok konuştuğu veya yazdığı ve çok ağladığı dönemler...

En güzeli bir gece sabaha kadar ağlayıp ertesi geceyi dansa ayırmak; baskılanmış tutkuyu sahne önünde ense terleterek, kalça kıvırtarak atmak, dedik. Yaşadığını iliklerine kadar hissediyor insan böyle gecelerde!

Luxus'lu Kadıköy cumartesi gecesinde, bir kaç bira ve sigara eşliğinde herkesten daha güzel dans ettik ikimiz, zira kimse bizimkinden ağır yük taşımıyordu önceki geceye kadar, hiç biri bizim gibi hafiflemiş olamazdı ki.

Hem- hayatında hiç ölüm görmemiş insan, büyür mü ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder