(11 AĞUSTOS PAZAR-GÜNEŞLİ DENİZLİ PAZAR!!)
Dikkat! Bu yazıda ünlemsiz cümle kurulmadı!
Şu hayatın tadı-tuzu; en güzel rakı mezesi(Vardar Ovası hariç)pembe domates ile beyaz peynir!
Polenezköy'e giderken mesela bir pazar sabahı yol kenarından cin gibi bir teyzeden kese kağıdında alınan, incecik kabuklu, mis kokulu kocaman, sulu pembe domatesleri tuz muz da ekmeden hem, oracıkta ısıra ısıra, çocuk gibi dirseklerinden çekirdekleri sıza sıza yemek!
Yanında en sevdiğim, dünyanın tanımadığı için pek üzüldüğüm, sert ve yağlı Ezine beyaz peyniri ile üzerine serpilmiş taze kekik, az da zeytinyağı gezdirdin mi- dünyada olmak isteyeceğin başka hiçbir yer yok!
Sadri Alışık selamları mı çakmaz insan artık, meyhanelere girip çıkıp bir sandalye çekip de herkese bir duble ısmarlamaz mı keyfinden?!
Güne pembe domates sulu-beyaz peynir tuzlu kahvaltı ile başlayıp da deniz kenarına gidince insan, artık hevesinden yerine sığamaz da atlayıverir serin sulara!
Yanık tenini okşayan Ağustos Güneşi altında piknik örtüsüne yan yana uzanır da sevdiğiyle, ellerinde birer armut, birer gazete, en çınçınlısından bir kahkaha koyvermez mi?!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder