Kıpkırmızı akşam güneşi deniz kenarında 1 şişe pembe şarap eşliğinde batırılır, arada bir iki türkü mırıldanılır: "Şu karşıki dağda bir fener yanar..."
Karanlık örtünce üstünüzü, serinleyen havada çimenler üzerinde usul usul biraz daha yaklaşılır, 2. şişe bozuk tirbuşonla açılır...
İncecik hilali seyrederken aklınıza esen abuk subuk şeylerden, hatırlamak istenmeyen anılardan, içinizde kalanlardan filan bahsedilir.
3. şişe dibine yaklaşırken hafif sendeleyerek kalkılıp sarhoş değil çakırkeyif olunduğunu iddia ederek arabaya binilir, birkaç sokağın ortasındaki turuncu dubalara çarpa çarpa eve dönülür.
O arada bir kopukluk da olabilir, bir kaç arada da olabilir, mümkündür.
Yatakta oturmuş vaziyette uyuya kaldığınızı fark ettiğinizde, sevgiliniz sizi "Bir gayret!" diye soyup yatırmaya çalışıyor olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder