21 Ağustos 2022 Pazar

4805

(18 AĞUSTOS) 

Temmuz'un yapmadığı sıcağı Ağustos yapıyor ve her gün birbiri ardına bunaltıcı sıcak, nemli geçiyor.

Evde hem işleri idare etmeye çalışmak, hem kızları oyalamak, hem kedilerin bakımı, gerçekten bizi fazlasıyla zorluyor. Her günün sonunda bir nefes alıp kendimi tebrik ediyorum.

Bu akşam sangha ile buluşmamızı heyecanla bekliyordum; aslında her birini ne kadar özlediğimi fark ettim. Birkaçı katılmadı, birkaçı Akyaka'dan sonra pratiğini ihmal ettiğini paylaştı, ama bazılarımız devam ettik, iştahla sürdürüyoruz ve keyif almaya başlıyoruz artık bu pratiklerden.

Herkesin hayatında zorlandığı bir dönemden geçiyor olması beni etkiledi, bir ben değilmişim zorlanan, bunu fark etmek gözümü açtı. "Hayatımdaki çoğu şey kontrolümün dışında. Kızlara ben kendim bakıyorum ve bir yandan işimi yürütmeye çalışıyorum... Sabahları erkenden uyandırdıklarında yorgunluktan ölürken, akşam kızları uyuttuktan sonra meditasyona oturduğumda, omurgamın her bir omuru tek tek ağrırken, tam şikayet etmeye başlayacak oluyorum ki- birden aklıma geliveriyor: Sana bir hediye verildi ve şimdi armağan etme sırası sende."

"Çok güzel gözüktüğümü, ışıl ışıl parladığımı, fıstık gibi olduğumu" başkasından duysam bu kadar gülümsetir miydi beni...? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder