(12 AĞUSTOS)
Yakın dostlarının zor zamanlarına şahit olmak üzücü; dışarıdan bariz görünen şeylerin içinde bocalarken görülememesi can sıkıcı.
Bu bahçede, bu sofrada, bu akşam serinliğinde keşke hep birlikte otursaydık. Dolunay'a bakarken hayatın aslında ne kadar kısa olduğunu hatırlasaydık, buranın bir bekleme salonu olmadığını... Mutluluğun peşinden koşulacak bir şey değil, farkına varılacak bir durum olduğunu idrak edebilseydik...
Beklentiler ve koşullanmışlıklar olmasa, ilişkiler nasıl olurdu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder