(20 EKİM SALI)
Geçen haftadan beri süregelen bilgisayar sorunlarını artık çözmek umuduyla servise götürüyorum bugün, öncesinde haftanın acil gönderilerini binbir güçlükle hazırlayıp.
Akşamüstü Emirli'ye geçip köpekleri besliyoruz yine, kasaptan aldığımız kemiklerle ve sanki biz doyuyoruz onların yerine. Yeni doğum yapan anne köpek hala aynı köşede, ona fazladan mama bırakıyoruz.
Kendi mahallemizdeki kediler öyle bakımlı ve genel olarak şanslılar ki, araba altında can verenler hariç gayet iyi bir yaşam sürüyorlar sokakta. Ama buraya gelince her seferinde içim kararıyor aç ve muhtaç hayvanları gördüğümüzde, nasıl geçirecekler kışı diyorum, bizden başkası da var mıdır mama veren?
Bazen de ne kadar baksan elinden geleni yapsan yetmiyor işte, yine kayboluyorlar. Son 1 senedir bağ kurup kaybettiğim hayvanları hatırladıkça geceleri uyuyamıyorum, rüyalarımda ağlıyorum. Onların acısıyla özdeşleşme Rana, diyorum kendime, ama çok zor...
Hayat böyle işte; anlık bir rüya sadece. Sevdiğimiz her şey geçici, hayat boyu bağlandığımız herkesi bir anda kaybedebiliriz. Hiçbir şey sonsuz değil, bizim hayatımız da dahil ve sevdiklerimizin hayat boyu da bizle kalma garantisi yok. Anla bunu artık Rana, kabul et, diyorum.
Benim gibi bunları düşünen var mıdır acaba?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder