25 Ocak 2020 Cumartesi
3868
Rüyalarımda yeniden karılaşıyoruz, içimizde kalanları konuşuyoruz. Nedir bizim aramızdaki çözülemeyen sır? Nedir bu boğazımda düğümlenen dile gelemeyen söz?
Hiçbir anlamı yok muydu hissettiklerimin, yoksa manası derin miydi? Peki söylesene, ben mi görmezden geliyorum, sen mi?
Bugün biraz buruk başladı, ama çabucak unutuyor insan neyse ki, rüyalarındakileri.
Hızlıca kahvaltı edip hazırlandım; doktor randevuma yetiştim. Hava güneşli ama soğuk yine; doktordan eve dönüşte kedilere mama verdim.
Evde çalışmaya vaktim kalmadı, ancak biraz temizlik yapıp etrafı toplayabildik. Çalışma odamın tozunu aldım, öğleden sonra Bostancı'daki genel kurul toplantısına yetiştik. Kendimi çok kırgın hissediyordum; benim de herkes gibi fiziksel veya ruhsal olarak kötü zamanlarım olabiliyor. Kötü anlarımda yanımda olmayan, benim hastalığımı düşünmeyen biri ile neden iyi zaman geçirmek için çaba sarf edeyim ki?
Bu soruyu daha iyi düşünmeliyim, tekrar tekrar sormalıyım kendime.
Toplantı Bizimkiler Apartmanı gibiydi; ama çok daha sıkıcı. Koskoca adamların saçma bürokratik detaylara takılıp tartışmalarını izledim, içim sıkıldı. Sonunda bittiğinde yeniden kendimi toplayacak gücü buldum, bugünü mümkün olduğunca iyi bitirmek için uğraştım. Deniz kenarında midye tava çekti canım, kalamar da söyledik. Üstüne birer kahve içmeye oturduk, hava ayaz, gölge üşütüyor.
Eve dönmeye karar verdik akşam, kendimi hasta oluyor gibi hissediyorum ne yazık ki. Umarım yarına geçer, ama ben kırılmış ve güçsüz hissederken hep hasta olurum zaten...
Hayat ne zormuş be, ne zormuş yaşamak!
Değer mi, bunca acıya, can sıkıntısına, bilmem...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder