12 Ocak 2020 Pazar

3855

Dün bir güne o kadar çok şey sığdırdık ki, bugün 10 saate yakın uyumuşuz. Dinlenmiş ve yenilenmiş uyandık, yine de hava kapalı olduğundan mıdır bilmem çok enerjik hissetmiyorduk.
Sabah yogamızı yapıp terledikten sonra nefis bir kahvaltı hazırladık. Her zamanki gibi ama her zaman sevdiğimiz avokado, peynirli çırpılmış yumurta ve karakılçık buğday ekmeği...
Evden çıkmadan bütün gün kanepede yayılıp film seyretmek istiyorduk aslında, ama yapmamız gerekenler peşimizi bırakmadı yine.
Bir gün olsun istiyorum tamamen kendime ayırdığım; mesela Moda'da bir cafede cam kenarında küçük bir masaya oturup büyük bir fincan kahve söyleyeyim, yanımda kitabım olsun, okurken altını çizeyim... Notlar alıp düşüneyim, gelip geçen insanları seyrederken biri içeri girsin, selam versin ve okuduklarımdan izler taşıyan bir sohbet başlasın... Yağmur yağıyor olsun ama sakince, rüzgarsız bir gün olsun. Hiç acelem olmasın istiyorum, olur mu böyle bir gün?
Kendimizi kaldırıp çıktık, Emirli'de köpekleri besledik, kediler için kutu koyduk ve mama bıraktık. Birkaç köpeğin hala kötü durumda olduklarına üzüldük, ama daha iyi olanlara sevindik. Şımarıp üstüme çıkan, her tarafımızı çamurlu patileriyle mahveden bu çocuk ruhlu hayvanlarla oynadık... Sitemize iyice yamanan komik kediyi sevdik birazcık, yakındaki çiftlikten haftalık sütümüzü yumurtamızı aldık eve dönerken.
Yoruluyoruz, her pazar hem üstümüzdekileri hem arabayı yıkamak zorunda kalıyoruz ama değiyor. En azından haftada 1 gün doyduklarını görmek, bazılarına ilaç götürmek beni çok tatmin ediyor. Gelmediğimizde aklım kalıyor onlarda.
Akşamüstü de mutfağa girdik ve yemek pişirdik, canım hiç işlere bakmak istemese de biraz müşterilere cevap yazdım, sonra arabayı bırakıp eve geri yürürken yine kedileri besledik.
Pazar ritüelimiz bu işte, bence herkesinkinden güzel. Yiyemeyeceğimiz kadar çeşidin sunulduğu açık büfe kahvaltılarda samimiyetsiz arkadaşlarla mı buluşsaydık herkes gibi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder