16 Nisan 2018 Pazartesi

3215

(14 NİSAN CUMARTESİ)

Bahar iyice geldi artık! Mis gibi çimen kokusu, papatyalar, kuş cıvıltıları bize "Hişt hişt!" diyor.
Biz de bu sabah kahvaltımızı parkta edelim dedik ve topladık her şeyimizi geldik, hafif güneş alan bir masaya kurulduk. Kırmızı pötikareli piknik örtümüzü yaydık, minderlerimizi attık, kahvelerimizi doldurduk. Yine nefis bir sofra hazırlamıştık: peyir çeşitleri, kalamata zeytin, avokado ezmesi, dutlu müsli, taze sarımsaklı otlu yumurta salatası...

Sağlıklı doyurucu bir kahvaltının ardından biraz D vitamini depoladıktan sonra, evde dolap düzenleme işlerine bakalım dedik. Kışlıkları kaldırıp baharlıkları çıkarmak, dolapları silip yeniden organize etmek lazım...
Birkaç saatimizi bu işe verince yorulduk sıkıldık ama değdi, yaza girerken bahar temizliği şart!
İki torba da giysi kumbarasına atılacak kıyafet eledik, iyi oldu.

Akşamüstü caddeye uzun bir yürüyüşe çıktık ve birer kahve içtikten sonra sinemaya girdik; bu aralar sürekli film seyrediyoruz. A Quiet Place iyi bir uzaylı istilası filmiydi.
 Ses çıkarmaktan çok korkan bir aileyi odak noktasına alan hikaye ilerledikçe öğreniyoruz ki; dünya uzaylı yaratıkların istilasına uğramış ve bu yaratıklar kör olup sadece en ufak sese tepki vermekteler. Sessizlik hayatta kalmak demek, hayatı buna göre düzenleyerek yaşamaya çalışan bir aileyi izliyoruz.
 Küçük oğullarını ses çıkaran bir oyuncakla oynadığı için kaybeden ailenin stresli zamanları, hamile annenin doğum sancılarının tutması ile daha da artıyor. Bağırmadan kendi başına küvette doğum yapmak, hem de odada saldırgan bir uzaylı varken! Aslında klişe belki ama, yine de eli yüzü düzgün bir uzaylı filmiydi diyebilirim. Bu tip distopyalar her zaman ilgimi çeker.
Eve döndükten sonra da artık kült olan Alien'ı açtık, bugün uzaylı günüymüş!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder