11 Nisan 2018 Çarşamba

3211

(10 NİSAN SALI)

Daha iyi başladığım bir gün; dedim ya yavaş yavaş da olsa düzeliyor bence işlerimdeki sıkıntılar...
Bu kez de kombi arızalandı! Sabah Kadıköy'deki işleri halledip; muhasebecime uğrayıp öğleden sonra kombi tamirini bekledim.
Akşama Nişantaşı'nda filmimiz var; öncesinde banyo yapabildiğime ne kadar seviniyorum anlatamam!
En azından günlük sorunları çözmenin iç rahatlığıyla evden çıkıp Trump'ta eşimle buluşuyorum.
Arada bir böyle yapmak lazım hafta içleri, şık bir yerde yemek yemek, birkaç insan görmek, vitrin bakmak, her şeyden önce giyinip evden çıkmak...
Birer kahve içip kendimize sandviç kıyağı çekiyoruz film öncesi.
 Transit hafif kabusvari bir öykü; Nazi işgalinden kaçan bir grup insanın kesişen hayatlarının birkaç gününü ve bir türlü Marsilya limanından ayrılamayışlarını anlatan enteresan bir film.
Geride bırakmak, terk edilmek, göç etmek, savaştan kaçış, gelmeyeni beklemek, kısılıp kalmak, yol alamamak, gidememek üzerine bir hikaye... Aslında filmin başında alıntılanan mesel, ana fikri de özetliyordu: Cehennem tam da burası.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder