18 Kasım 2016 Cuma

2703

(17 KASIM PERŞEMBE)

Fena halde akşamdan kalma uyandık, bu kez yatağımda kocamın yerinde arkadaşım var.
Elbiseleri üzerinde ve makyajıyla yatmış, hatta lenslerini bile çıkarmadan. 
Başımız ağrıyor, kendimize gelemiyoruz-ikimiz de dökülüyoruz.
Fazla da içip kudurmadık aslında, diye şaşırıyoruz. 3 cin tonik + 3 shot az sayılmaz hani.

Öğlene doğru kahvaltımızı ederken ilişki terapistlerinin en seksisini izliyoruz, amma komedi!
Peşinden başlıyor evlendirme programları, her çıkan deli.
İşeyene kadar gülüyoruz kanepede battaniyeler ve kediler tarafından ısınırken...

Akşamüstü hatırlıyorum bu akşam tiyatro biletimiz olduğunu-Muhsin Ertuğrul'da.
Annemle buluşup otobüse biniyoruz ama karşıya geçmek epey uzun sürüyor metrobüs kazası yüzünden. Otobüs beklerken üşüyorum ve yolda uyuya kalıyorum. 5te yatmıştım sabah.

Çehov'un Martı'sını seyretmeye geldik; her zaman klasikleri daha çok seviyorum. Çağdaş oyunlar sanki boş ve anlamsız geliyor bana hep. 
19.yy. Rus edebiyatı zaten kendi başına bir janr oluşturacak kadar zengin ve özgün, herkes gibi ben de bu ilişkiler ağını, zaman içinde şaşırtıcı biçimde gelişen kadersel olaylar döngüsünü izlemekten keyif alıyorum.
Uykusuzluğuma direnmek güç, ama oyun sıkıcı değil asla. Çıkışta yarım saate yakın otobüs beklerken donuyorum ve eve varmak için sabırsızlanıyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder