Bugün o gün.
Ağlayarak uyandım, yatakta kendimi çaresiz hissederek ağladım bir süre.
Biliyordum içten içe, biliyordum seni kaybettiğimi.
Erkek arkadaşım yazık, beni teselli etmekle ağlamak arasında gidip geldi sabah sabah.
Sonra telefonumda umut kırıntılarımı süpüren çağrıyı gördüm, geri dönemedim, ona arattım.
İçerideki odada "Ne olur kötü haber olmasın" diye sayıklarken, ağlama sesini duyunca sustum kaldım.
Artık kesindi, günlerdir kaçtığım o an gelmişti işte. Şimdi ne yapacaktık?
Seni nasıl alıp nereye koyacaktık? Seni nasıl unutacak, yokluğuna nasıl alışacaktık?
Gözlerimiz kıpkırmızı düştük yine yola, seni bir paket içinde aldık, aklımıza gelen en güzel yere götürdük.
Emirli'deki evimizin bahçesinde, güllerin dibinde küçücük bir çukur kazdık.
Büyük dikkatle ve içimiz titreyerek açtık, yüzünü sevdik, ağladık.
İlk defa kaskatı ve soğuktun, akşamları hep ayaklarımı ısıtan benim yumuşacık kızım...
"Biz seni çok sevdik küçük kız... Sen çok sevildin..." deyip duruyordum üzerine toprak atarken.
Mezarına ayva çiçekleri serptik, evimizin bahçesinde sana mis kokulu güzel bir köşe ayırdık, sonsuza dek...
***
Artık üstesinden gelme zamanı, hatırladıkça gözlerimiz doluveriyor, içimize bir hüzün çöküyor hala elbette, ama onu içimizde saklayacağız sonsuza dek.
Emirli'deki evimizin bahçesine gömdükten sonra birer kadeh atmak istedik ve Pendik Lipa Restoran'a gittik. Epeydir aklımdaydı, merak ettiğim bir Boşnak meyhanesiydi, uzak diye üşeniyorduk ama bugüne kısmetmiş.
Lipa tahminimden de salaş bir mahalle meyhanesi, maç izleyen adamlarla doluydu geldiğimizde. Bir köşe masaya geçip mezelerden söyledik; kuru et, sebzeli yoğurtlu bir meze, soka, patlıcan biber kızartma, bulgur pilavı söyledik. Ardından da pleskavica, hepsi çok lezzetliydi.
Fazlasıyla iyi mezeleri, mahalle cana yakınlığı ve şakacı garsonlarıyla müdavimlik mekan.
Akşam film festivalinden bir biletimiz vardı, Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde Çete fimini seyredeceğiz. Farklı bir yere gitmek, 2 saatliğine ekrana bakıp bir şey düşünmemek iyi geldi. Arjantin'in diktatör rejimin devrilmesiyle değişen tarihini eski MİTçi bir babanın ailesinden izledik. Aile boyu adam kaçırıp fidye istemeyi ve hiç düşünmeden adam öldürmeyi meslek edinmiş bu insanlar, tuhaf ama gerçek hikayeyi beğenerek izledik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder