7 Şubat 2015 Cumartesi

2054

(06 ŞUBAT CUMA)

Kış ortasında bahar sefası dedik, adalara doğru bir vapur yolculuğuna çıktık.
Çığlık çığlık martılar, Şubat güneşi, deniz köpüğü, Marmara rüzgarı...
Adaya ayak basınca ortalıkta dolanıp durduk bir süre, alçalan akşamüstü güneşinde ısınmaya çalıştık.
Faytonlarda yine bir telaş, şaşkın turist kalabalığı, midyecilerde tıkınan aileler, dondurmacılarsa bomboş...
 
Eski köşklerin bahçe demirlerine, mandalina ağaçlarına hayran kalarak yürüdük adanın sokaklarında.
Kapı numaraları birbirine karışıyor, çarşının gürültüsünü geride bıraktıktan sonra tenha mahallelere çıkılıyor.
Köpekler her gece hırçın, kediler biraz fazla umursamaz ve teklifsiz, atlar hep koştur koştur...
 
Fıstık Ahmet'in yeri sahilin öbür ucunda, dizi dizi balık lokantalarından ve diğer her şeyden uzak, kendi köşesinde saklı bir cennet!
Geçen hafta lodosun dağıttığı adanın iskelesi çökmüş, sahilde yer yer taşlar yıkılmış denize doğru, Prinkipo meyhanesinin önündeki Lefter heykeli korumaya alınmış.
Biraz erkence oturuyoruz bir köşeye, neşeli garson bizim isteklerimize kulak asmadan kafasına göre rakıyı seçip mezeleri getiriyor-buranın usulü böyle!
Minik tabaklarda zeytinyağlı kereviz, beyaz peynir, nefis yeşil zeytin piyazı, yadırgadığımız brokoli&karnabahar haşlama, köpoğlu, lahana salatası,sürpriz cevizli yaprak sarma, pancar ve acı biber turşusu masamızı donatıyor. Rakının adı: "Demlen".
Yan masaya Uğur Yücel, Levent Kazak filan oturup hepimize afiyet olsun dedikten sonra rakı eşliğinde iş konuşmaya başlıyorlar. Ahmet amca, sırayla masaları gezip bizden başka hepsi tanıdık olan müdavimleri ile birer kadeh tokuşturuyor, bizi de hiç yabancı hissettirmiyor sağ olsun.
Mezeleri, öğlen yemeğini atlamış olmanın iştahı ile ilk dublede bitirince garson Memo'yu çağırıp sıcakları soruyoruz. Ve yine ağzımızın payını alıyoruz: "Sürpriz olsa daha güzel abi!" 
Sürprizimiz mantar sote, ekşili salata ve ardından istavrit tava oluyor.
Öyle çok ihtiyacımız varmış ki bu geceye!

Çok güzel insanların geldiği bu çok özel mekanda 1 büyük bitirip, alakalı alakasız, içimizde kalan yahut unutulan onca şeyden konuşup gece yarısına doğru çakır keyif ve sevinç içinde ayrılıyoruz. Hava bozdu bu arada, yağmur yağdı biz içerken ve serin bir rüzgar çıktı. Otelimize giderken gece boşalan sokaklarda gülüşüp öpüşüyoruz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder