(15 OCAK PERŞEMBE)
Bir gece yine Araf'tayız...
Ortalık önce biraz boş, sonra giderek kalabalık ve her zamanki gibi eğlenceli.
Biraz yabancı mı kalırız-yok hiç de değil. Hemen önümüzde sallanıp savrulan ecnebi tayfasının arasına girer de gerdan kırmayı öğretiriz!
"Tophane rıhtımında yaparlar gemi aman Allah!"
Siyah-beyaz İstanbul manzarasına karşı bir kadeh rakı dolduran, aynı anda Mona Lisa'dan daha güzel hem hüzünlü hem neşeli olabilen Sadri Alışık'a bir selam çakarız.
"İstanbul'da sultan var...Lay lalala riri ray raray!"
Sultanlardan paşa keyfimiz bu akşam; en güzel biziz, en gülen biz, en gürleyen biz!
"Bıktım dünyayı sırtımda taşımaktan..."
Şarkıları yaşamından müsemma Tanju Okan'ın dramatik sesinden Halet Rezaki'nin şımarık serzenişine eşlik ederiz.
Solist beyimizi epeydir görmemişim; bukleler bırakmış da pek bir sevimli olmuş. Selam ediyorum, belki bir hoş söz, belki bir göz süzüş...
Gece boyunca cin-toniklerimden avladığım limonları yediğimi gözleyen tatlı barmen bana limon dilimleri getirir, alakanıza teşekkür ederim!
Gül kırmızı eteğim şehvetle kıvrılıp dalgalanıyor Kafkas türkülerinde, Azeri türkülerindeyse kollarım kuğu boynu gibi beyaz, incecik bükülüyor...
"İçerideki en güzel kadın sensin, biliyorsun değil mi?" diyor yanımdaki adam, cevap vermem gerekmeyen bu soruya nazlı gülümsüyorum.
"En güzel giyinmiş olan da sensin, en iyi dans eden de."
Hiç oynamıyormuş normalde, öyle diyordu sahne önünde döne döne terleyip kazağını çıkarmadan önce...
İşte biz adamı böyle terletiriz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder