14 Mayıs 2014 Çarşamba

1784

(13 MAYIS SALI)

Pek çok tiklerin atıldığı bir gün daha!

Sabah yeterince erken uyanamasam da, arabayı Kireçburnu'na sürüp fırından kalan son mantarlı su böreğini almayı başardık, kırmızı kareli masa örtümüzü Boğaz manzarasının en güzel izlendiği yere serip kahvaltı pikniğine oturduk.
Güneş bir açıp göz kırpıp bulutlara kaçıyor, sürprizler yapmayı seviyordu bu Mayıs günü ve sahil yürüyüşe çıkmışken soframızı görüp imrenenlerle doluydu. Tahinli çörek ve Goldsaft bile var-kolay değil!
Hep hayali kurulan bu güzel kahvaltıdan sonra biraz deniz havası alıp, nereden gireceğimizi pek de bilmediğimiz Belgrad ormanlarına doğru yola düştük. Nereden girilmediğini öğrendik önce, ardından nasıl girildiğini keşfetmemiz pek sürmedi. 
Keşif yürüyüşümüz biraz da yanlış yola sapmamız sebebiyle, yaklaşık 7,5km sürdü ve bizi fark ettirmeden yordu. Yolda minik kuşlara, sıçrayıp kayboluveren kurbağalara selam verdik, saksağanları dinledik, melevcen dikeni filizlerinden koparıp yedik ve çocukluğumuzdan konuştuk.
Esnek genç ağaç gövdelerine tutunarak oynanan "asansörcülük" oyunu, değirmenlerde mısır öğüterek geçirilen günleri çamur sıvayarak tamir edilen su bentleri, en mutlu çocukluk anıları değilse ne olabilir?! 
Bira içmeye girilen boş ahşap evler, sarhoş eve dönüşlerde yakılan araba motorları ve yıllardır yanlış bilinen arkadaş isimleri; hepsi güzel gençlik yıllarının geri gelmeyecek ama bizi asla terk etmeyecek anıları...

Yorulmuş ve susamış, akşam davet edildiğimiz Beethoven dinletisine gitsek mi diye düşünerek eve dönüş yolculuğuna geçtik ve İstanbul trafiğini hatırladık. Akşamüstü eve vardığımızda ise bu akşam için tek isteğimizin bir şişe şarap açıp evde kalmak olduğuna karar vermiştik çoktan. Tütünümüz yoktu ama, Golden Horn şarkıları vardı...
Telaşsız, amaçsız, sakin tatil günleri yaratıyoruz son bir aydır kendimize; tur paketleri ve uçak bileti rezervasyonlarından bağımsız, otel odası rahatsızlığından arınmış tatiller... Kendi şehrimizde, hep vakit bulamadığımız, vaktimiz olsa bile aklımız işte güçte olduğundan tadına varamadığımız bir çok şeyi yapıyoruz bu bahar... Ne güzel-hayattan çaldığımız ve sadece rahatladığımız günler!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder