Sabah erken uyandım ve yoga rutinimi pas geçtim bugünlük. Hayvan nakil aracı hemen geldi, yan tarafa girdik bir umutla. Mekanda bekçi gibi duran şapşal çocuk patronu arayıp son anda engel oldu 1 köpeğin alınmasına, bu durumda 3 tanesini kurtarabildik bugün.
Tabi yine defalarca telefon görüşmeleri, ikna çabaları derken yorulduk, yıprandık ve moralim biraz bozuldu. Oysa, toplamda bu hafta sonu 4 köpek sahiplendirdik buradan ve bu kadarı bile çok mutluluk verici. Umuyorum ki kalanlara da güzel evler bulabiliriz, kafeste perişan olmaktansa mutlu yuvalarında yaşarlar...
Kahvaltımızı geç edebildik, sonrasında da yine evi toparlamak öğleni geçti. İstanbul'a dönüşümüz yağmurlu bir öğleden sonraya denk geldi. Bu sefer de bizimkiler evin altını üstüne getirmiş olduklarından, ben yine kendi işlerime bakamadım bir türlü. Bu tempo dayanılacak gibi değil, artık gerçekten yasakların kalkmasını istiyorum ki pazar akşamı dönelim ve pazartesi ben de iş başı yapabileyim.
Şikayet etmek de itemiyorum bir yandan; bizlerin çabası olmasa bütün o hayvanlar ölmüş olurdu şimdiye kadar. Bunu bilmek, hem mutluluk verici hem de sorumluluk hissi ağır geliyor bazen.
Soru şu: bütün bu yıpratıcı sürecin içindeyken ben kendimi nerede, nasıl sağaltacağım?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder