(16 OCAK CUMARTESİ)
Aslında kışın gelmesi beni hep heyecanlandırır; sabah soğuğunda nefesimin tütmesi, pencere kenarında içimin ürpermesi, usul usul kar yağması, dışarısı soğukken içeride olmak, hatta mahsur kalmak...
Çocukluğumdan beri bayılırım bu fikre, kış ritüellerim vardır keyfini çıkarmak için; sahlep ve tarçınlı kurabiye, sıcak şarap ve kestane, şöminede kumpir...
Neden bu kadar berbat hissediyorum öyleyse bu akşam? Köpekler için yeterli olamıyorum diye mi, eskisi gibi baş başa keyif yapmaya fırsatımız olmuyor diye mi bu öfke içimdeki...? Bugün buradan nefret ediyorum sanki-kimseyi görmek istemiyorum. Can Yücel okuyorum sadece, içimden gelen tek şey bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder