Sinek vızıltısıyla uyandığım bu pazartesiden pek de umutlu değildim; zira hem beni yoran kararsız müşterilerimle uğraşmam gerekiyordu, hem de ev işlerini halletmem. Üstelik malum sebeplerden canım sıkkın; çocukken güvende hissettiren aile denen şey, insan büyüdükçe nasıl da yüke dönüşüyor.
Anne kız pazar alışverişine çıktık erkence, bu ritüel seviyorum, hele de bahar geldiğinde! Taptaze yeşillikler, rengarenk meyveler doldurduk arabamızı. Dedem son 2 haftadır belinden rahatsız, belki ameliyat olması gündemde. Kafamızı en çok kurcalayan mesel bu ya zaten son günlerde; dayanabilir mi sorusu... Onlara uğrayıp biraz yardım ettik hem de keyiflerini yerine getirdik, iyi de oldu. Birer kahve içtik birlikte, oradan benim eve geçtik. Aldıklarımı yerleştirmek, buzdolabını silip düzenlemek, mutfak raflarına bakliyat kavanozlarını dizmek bir iki saatim aldı. İçimden bir Stepfort kadını çıktı farkındayım!
Aşırı düzenli buzdolabım ve mutfak raflarıma bakarak gururlandım, sonra hemen basitçe yemek yaptım. Arada çalışma odamın en mühim parçalarından biri ofis koltuğum geldi, inanılmaz rahat. Yenilenen küvetimde banyo yapıp bir güzel kremlenince değmeyin keyfime... Evin eksikler giderek tamamlanıyor ve içim rahat ediyor, alıştım buraya artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder