(24 ŞUBAT CUMARTESİ)
Sabah kahvaltıda fazla oyalanmadan evden çıkmam gerekiyordu, acil bir gönderimi dükkana teslim edip hemen katılacağım eğitimin düzenleneceği plazaya gittim.
Bu hafta sonu biraz stresli ve yoğun, hava da birden kara kışa bağladı.
Eğitim iyi geçti; yorulsam da, biraz belki canım sıkılsa da, pek çok dikkatimden kaçan püf noktası öğrenmiş oldum ve insanlarla tanıştım.
Ne kadar zor bir iş başardığımın farkına vardım bir yandan da, dünyanın umrunda olmayan bir avuç insanız burada ve hayatta kalmaya çalışıyoruz resmen. Zor bir ruh hali, yine iyi üstesinden geliyorum.
Öğlen yemek de verdiler, çayımı kahvemi aldım ve yeniden öğrenci olmanın tadını çıkardım.
Bazı satıcılar çok yeni ve hiçbir şeyden haberleri yok gibiler, bir iki düzgün tip vardı aralarında, tecrübelerimizi paylaşmak iyi geldi.
Akşamüstü çıkarken kendimi kötü hissediyordum, fazla geldi sanırım son günlerde olanlar. Bir yandan özel hayatımdaki stres, bir yandan işteki belirsizlik...
Dayanamadım artık, bugün pes ettim. Eve döndüğümde nefes alamıyordum, kendimi duşa atıp sakinleşmeye çalıştım.
Elbette birdenbire olmadı bu halim; son günlerde her şey üst üste geldi dedim ya-sürekli beni geren bir şeyler vardı.
Akşamki planımız eşimin kuzeni ve İngiliz erkek arkadaşını meyhaneye götürmek; hazırlanmak için çok az vaktim vardı. Zor da olsa kendime geldim ve Hatay Meyhanesi'ndeki masamıza oturdum.
Tuhaf mezeler istedik; beyin, tarama, dil... Eğlendik tadarken, yabancılarla her zaman olduğu gibi sohbet keyifliydi.
Ama gece yine huzursuzluk uyutmadı beni, gece yarısı kendi düşüncelerimden korktum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder