25 Ocak 2016 Pazartesi

2405

(24 OCAK PAZAR)

Rakıyı abartmamış ve çok geç yatmamış olmamıza rağmen yorgun uyandık; sigara içilen alt katta oturmak pek keyifli olmuyormuş-boğazım yandı bir süre sonra.
Yine de iyi ki gitmişiz, çok ihtiyacım vardı-uzunca bir ara vermiştim meyhaneye...

Pazar sabahına anne böreğiyle başladık, aramızda pek tatlı anısı olan Beyaz Bant filmini koyup izler gibi yaptık. Uyuya kalmakla dışarı çıkmak isteği arasında gidip gelen mayışık bir kanepe günüydü...

Akşamüstü yine Kadıköy'e geçip aklımdaki bir filme bilet aldık; Moda sahnesini seviyorum, iyi oyunlar koyuyorlar ve her şeyle kendileri ilgilenen genç bir ekip var burada.
The Club merak ettiğim bir filmdi, festivalde seyredemeyip İstanbul Modern'in gösterimlerinde de kaçırmıştım. Hakkında pek de bir fikrim yoktu, tek bildiğim izole edilmiş bir evde yaşayan eski rahipleri anlattığıydı...
 Aslında atmosferi beklediğim gibi ağır ve kasvetliydi, yani hayal kırıklığına uğradığımı söyleyemem ama nedense ben filme zor tahammül ettim.
 Bastırılmış seks güdülerini çocuklarda tatmin eden iğrenç din adamlarını dinlemeye dayanamadım.
 Homoseksüel ilişkilere yönelmeleri belki beni ilgilendirmez ama detaylardan cidden midem bulandı.
Salonun rahatsızlığı ve benim uykusuzluğumla da birleşince gözlerimi açık tutmakta zorlandım, yine de güzel bir gündü.

Hamburgerleri gömdükten sonra yeni kitaplar, filmler aldık ve arkadaşımla buluştuk. Soğuklara alıştık artık, kar atıştırıyor durup durup...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder