(10 OCAK PAZAR)
Sabah erkenden penceremize vuran güneşle uyandık, buranın sakinliği beni dinlendiriyor; inşaat sesi yok, ışık yok, sadece yıldızlar ve köpek havlamaları...
Kahvaltı mesaisi biraz uzun sürdü zira iptidai koşullarda yaşıyoruz; bulaşık makinesi bozuldu ve sıcak suyumuz yok. Dün akşamki bulaşıkları elde yıkadık mecbur su kaynatıp.
Amma da yemiş içmişiz dağ gibi birikmiş, olsun bir Babazula albümü koyup neşeyle yıkıyoruz.
Bir yandan birimiz domates biber doğruyor menemenlik, diğerimiz ekmek kesip közde kızartıyor.
Sonunda sofrayı kurunca tereyağlı bazlamalar, menemen, peynirler ve zeytinlerle epey iştah açıcı görünüyor.
Kahvaltıdan sonra göle doğru yürüyüşe çıkıyoruz, köpekler her zamanki gibi hoplayıp zıplayarak oynamak istiyor ve bizi çamur içinde bırakıyor.
Arkadaşlarımızı uğurladıktan sonra izlemek istediğimiz bir film koyuyoruz: Tarantino Hateful 8.
Tarantino'nun en sevdiğim filmi olabilir bu, belki de şömine başında ayaklarımı uzatıp bataniyeye sarınmış seyrettiğimiz için çok güzel geldi...
Bayağı uzunmuş yalnız, bitirdiğimizde akşam olduğunu fark edip ortalığı toparlamaya koyuluyoruz hızlıca.
Eski haline getirmek için evi, yatakları ayırıp çarşafları değiştirip, tabakları kurulayıp bardakları aynı raflara dizmemiz gerek.
Temiz bırakmaya çalışıyoruz elimizden geldiğince, bir şeyleri unutup yukarı çıkıyoruz hep, ama sonunda geri dönmeye hazırız.
Hava karardı, yağmur yağıyor inceden, tekrar gelmeyi umarak ayrılıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder