(9 HAZİRAN CUMA)
Fazla üstüne düşmek istemiyordum aslında, aklımda yoktu bugünkü imza gününe gitmek. Ama arkadaşlar arayıp çağırınca, hepsiyle buluşmak istediğimi fark ettim ve elbette; onu da tekrar görmek istedim.
Akşamüstü hızlıca hazırlanıp kitap fuarı alanına gittik. Şehir dışından gelen yakın arkadaşımı da onla tanıştırmak, belki benim gibi hayatında bir dönüm noktası olacak karşılaşma için ona fırsat yaratmak istiyordum. Alandaki yayınevi çadırlarını gezerken gereksiz bir heyecana kapıldım-işte oradalar; sanghamızdan birkaç arkadaşım ve O... Bence bütün kainat sana aşık olmalı, Tara!
Dışa vurmamaya çalışarak gayet enerjik ve neşeli bir giriş yaptım, her zamanki gibi önce diğerlerinden başlayarak selamlaşmaya. O ise her zamanki gibi beni gördü ve saklanmama izin vermedi: "Rana gelmiş!" Yeğenine iltifat etmek için masasının arkasına geçtim, kıskandı: "Şımartmayın şunu!" Aldırış etmez tavırla, "Ben onu şımartmaya geldim." dedim gülümseyerek, "Apollo hiç olmamış-Dionyssos olmalıydı." "Biliyorum teyzem de söyledi" demez mi?! Demek aklında kalmış benim sözüm, sonradan bahsetmişsin...
En yakın hissettiğim kitabını getirmiştim yanımda imzalatmak için, "Rana'nınki en son" diyerek erteledin sürekli, geriye koydun. Diğer okurlarının kitaplarını imzalarken beni göz ucuyla takip ediyordun, bir ara kızların beni gördüklerinde ne yaptıklarını sordun. Aynı anda bir arkadaşımla da bunu konuşuyorduk, ona dönüp anlatmaya başladım, farkında olmadan sanırım gözlerine bakmaktan kaçınıyordum. Birden kızarak "Rana ben sordum sana, bana anlat! Bir de arkasını döndü, duyamıyorum, merak ettim!" diye azarlayınca hepimiz güldük. Kaçma, saklanma diyorsun yani!
"Benim kitabım neden hala imzalanmadı? İki saattir burada bekliyorum!" rövanşı almaya çalıştım, yine herkes güldü. Sıra bana geldiğinde çocuk kitapları illüstre eden arkadaşından bahsetti ve tesadüfen onun için tasarladığı ilk kapak bendeki baskıymış. Kitabımı açıp aldığım satır arası notları gösterdim, bana özel bir not yazdı ilk sayfaya: "Tohumun çiçek açması kaçınılmazdır, çünkü çiçeği içinde barındırır." Ah!
Çıkışta yandaki kahveciye oturduk, az vakti vardı ve herkesin söylemek istedikleri vardı. Hamile arkadaşımızı telefonla aradığımda beni dinlediğini biliyordum, onun hikayesi benim anılarımı tetiklemişti ve bundan etkilendiği belliydi. Yüzü aydınlandı beni izlerken.
Ayrılırken çekilmiş, elimde çiçekle fotoğraflarımız geldi sonradan bana...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder