(8 HAZİRAN PERŞEMBE)
En yakınımdaki insana yabancıyım artık. Neden hep uzaktakilere yakın hissediyorum?
Ritimlerimiz bambaşka, yürürken bile çekiştiriyor beni. Onu belki hiç bu kadar kötü görmemiştim; dalgın, unutkan, karma karışık. Belli ki içten içe bana öfkeli, bir şey diyemese de. Anlayamıyor halimi, ötelenmiş hissediyor.
Bense sabahları hala o büyülü havanın içinde uyanıyorum; her nefesimi farkındalıkla alıp veriyorum. Kahvaltıdan önce meditasyona oturuyorum ve eskisine göre daha geç, daha az, yavaş yavaş çiğneyerek yiyorum. Kelebekler bile bana konuyor, kalabalığın ortasında...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder