(10 HAZİRAN)
Bu ara Merkür retrosu bitti gerçi ama, ben eskileri düşünürken buldum kendimi, bir şekilde bu dönemde hiç şaşmıyor.
Birkaç mesaj aldım birkaç yıldır görmesem de hala yakın hissettiğim, nasılsa hala anladığımı hissettiğim birinden. Hep aynı varoluşçu sayıklamalar devam ediyor, yazdıklarında acı bir tat var, her zaman da böyleydi. Hepimiz görüyoruz aynı şeyleri ve herkesin sebepleri var öfkelenmek için-yine de bu halde kalmak bir seçim bence. Neden hep öfkeye tutunmayı seçiyor, içimi burkuyor bu tavrı, ama biliyorum ki o böyle kalacak...
Birkaç yıl önce kendimi çok yakınında bulduğum ve yine çok iyi anladığımı hissettiğim başka biri ile ilgiliyse gördüklerime çok ama çok şaşırdım; sanki bambaşka biri gibi geldi- yadırgadım. İstanbul'u gören terasında dolunaylı bir geceyi sanat müziği dinleyip rakı içerek geçirmeyi seven biriydi, divan edebiyatından alıntılar yapan biri, şimdi nasıl oluyor da bir yabancıyla birlikte acaba? Hayatında ilişkiye yer olmadığını, hayatına girecek insanın çok anlayışlı olması gerektiğini söylerken samimiydi, nasıl oldu da korkularını yenip bir ilişkiye bağlanabildi? Dışarıdan bakınca hiç uyumlu görmediğim bir kadınla, duygularına her şeyden fazla değer veren bir adam olarak mutlu mu şimdi, aradığını buldu mu? Ben mi atfettim tüm bu özellikleri ona- belki de- ama yine de inanmak zor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder