(06 MAYIS PERŞEMBE)
17 günlük tam kapanma sürecini burada geçirmeyi istememin en büyük sebebi, köydeki köpekleri beslemekti. Kimse bir şey getirmezse ölmeye mahkumlar çünkü, ama beni çok sevindiren, bizden başkalarının da yiyecek bırakmaya gelmeleri oldu. Bazen ciğer bazen mama bazen ekmek, fark etmez- birileri daha onları dert edinmiş kendine. Ne yazık ki her gün her bölgeyi beslemek mümkün olmuyor, gün aşırı besleyebiliyoruz. O kadar çoklar ki, yetişemiyoruz... Ufaklıklar su tankından su içemiyorlar, boyları yetişmiyor, onlara ayrıca küçük kaplara her gün su koymaya çalışıyoruz. Bir tek beni düşündüren, 2 gün İstanbul'da kaldığımızda suları olacak mı?
Köpekleri beslemeyi görev edinmiş olmamızın haricinde, gün aşırı göle yürüyüş yapıyoruz. Hem mis gibi çiçek kokuları içinde, hem de yemyeşil doğada yapayalnız özgürce yürümek öyle güzel ki... Maske yok, insan yapımı hiçbir şey yok görünürde.
Akşamları bazen komşularla bir araya geliyoruz, bu sefer de parfe yaptım. Tek sıkıntı; çalışamıyorum pek. Çok daha çabuk yoruluyorum ve buradaki sandalyelerde sırtım ağrıyor. Öte yandan sanırım bir süre işe ara vermek de iyi geldi bana...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder