Ne berbat bir geceydi!
Uyuyamadım; aklımda hep kediler Hakan'ın eline atlar da acıtır mı, içeride Dirmit ile Bücür bir arada kapışır mı, Biz bu şekilde hayatımızı sürdüremiyoruz ve altından kalkamıyoruz; Dirmit'i bırakmaya mecburuz ama nasıl hayatta kalır sokakta gibi tonlarca soru vardı. Bir yandan arkadaşımızın ruh sağlığının bozulması ve kedisine düşman kesilmesi beni geriyor, hem kedisi hem kendisi için endişeleniyorum.
Sabaha bitkin uyandım ve gerçekten işler üzerime üzerime geliyordu; sürekli süpürmek, etrafı toplamak, perde yıkamak, yatağı rulolamaktan artık yeter noktasına geldim bugün.
Kendi işlerime ancak öğleden sonra bakabildim ve kafam hiç yerinde değildi. Aylık ödemeleri hallettim, ama ayakkabı boyamaya başlayamadım. Akşam parka uğrayıp kısırlaştırdıktan sonra bıraktığımız kediciğe baktık; 1 hafta sonra görmek beni çok sevindirdi. Tatlı halleri, kendini sevdirmesi, peşimizden gelmek istemesi içime dokunuyor...
Market alışverişimizi yapıp akşam canımız tatlı çekince dondurma aldık, vişneli panna cotta denedim. 2.Dünya Savaşı belgeselini seyretmek için kanepeye uzandığımız an, günün en güzel zamanıydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder