(28 MART PERŞEMBE)
Annemi sabah doğum günü kahvaltısına götürdüm; geçen hafta planlamıştık. Sıradan bir kahvaltıydı ama lezzetliydi her şey, yanımıza gelen sokak kedisine de birkaç dilim salam düştü.
Biraz fazla mı yedik ne, sonrasında yorgunluk çöktü. Dün gece epey kötü geçmişti benim için, gereksiz ve beklenmedik bir tartışma sonrası uykum kaçmıştı. Bütün gece üzerime çöken kasvet içinde kara karar düşündüm ne olacak, ne olmalı, diye ve hiç uyuyamadım. Hastalığım sanki nüksetti, bağışıklığım düştü.
Öğlen eve dönünce azıcık dinleneyim istedim, tam dalarken telefonla uyandım. Ama beni gülümseten bir sesti arayan, sonra yine kalkıp banyoya girdim. Kendime gelmeye çalıştım, birazcık piyano çaldım, maillerime cevap yazdım.
Akşam vakti gelince dere gitmek üzere yola çıktım, aslında içimde korkular, karanlık düşünceler doluydu ve gitmemeyi düşünmüştüm. İyi ki de gitmişim, cesaret etmişim-çok iyi geldi.
Pek güzel çalamadım başta, ama olsun, dersin sonuna doğru ilerledim. Müziğin matematiğini öğrenmeye başladım, yepyeni bir dünya burası benim için. Kapısını aralayıp içeri bakıyorum şimdilik, daha önümde uzun bir yol var...
Bir de galiba ben çok şanslıyım; artık hiç olmaz, şansımı kaybettim derken içimden çok istediğim bir şey oldu. Teşekkürler evren!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder