28 Ağustos 2015 Cuma

2256

(27 AĞUSTOS PERŞEMBE)

Gündüz epeydir ertelediğim acılı işleri hallettikten sonra ferahlamış ama terlemiş vaziyette toz duman içinde kalan caddemizden eve dönüyorum.
Akşamüstü yeniden sokağa atıp kendimi; İstanbul Modern'de bir dinletiye gidiyorum. Açık havada gün batarken boğaza karşı püfür püfür oturup, şöyle sakin bir şeyler dinleyelim diye sözleşmiştik...
Önce usul usul söyleyen Nil İpek'i, ardından arkadaşımızın okuldan tanıdığı Can Güngör'ü dinliyoruz küçük sahnenin etrafında.
Eylül'ün yaklaştığı nasıl belli-akşam serinliğinde ürperiyoruz.
Çıkışta hepimizin ortak isteği; Karaköy'ün dar sokaklarında küçük masalı bir yerde birer kadeh şarap içmek.
Dolanıp dururken farkına varıyoruz ki; Karaköy'de içki ruhsatı olan tek tük mekan varmış.
Unter bu yüzden herhalde full, iskeledeki meyhanelere de bir kadeh şarap için oturulmaz ki.
Sonunda birer bira içmeye karar veriyoruz o meyhanelerin arasına sıkışmış ufak, fadolar çalan birahanede.
Son vapurdan iki öncekini yakalayıp Kadıköy yakasına geçiyoruz, ama eve varmak kolay olmuyor: Fener'in maçı olduğunu unutmuşum!
Çubuklu formalı erke kalabalığına dalıyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder