14 Temmuz 2015 Salı

2209

(11 TEMMUZ CUMARTESİ)

Yine düştük yollara!
Sabaha karşı rüyalardan uyanmak zor, hava alanında peynirli vollkorn sandviç yemek güzel...
Gecikmesiz sayılabilecek bir uçak yolculuğu ardından Antalya'da bizi arkadaşımız karşılıyor. Arabanın arkasında Kaş'a giderken bu şimdiye kadarki en rahat Kaş yolculuğumuz, diye düşünüyorum.
2haftadir Olimpos-Kayaköy ekseninde takılan arkadaşa da bizim otelde bir oda bulunca seviniyoruz. Ayarlasan olmaz birlikte tatilimiz başlıyor!
Geçen seneki mekanımızdan denize girelim diyoruz ilk gün, 3hafta evvel üşüten Küçükçakıl suyu tam kıvamına gelmiş.
Güneşe verip yüzümüzü, birer akşamüstü birasıyla keyfimizi perçinliyoruz...

Akşam Piraye'ye oturalım diyoruz; 2hafta evvel burada tatlı bir akşam geçirmiştik. Yine eski Istanbul filmleri ve eski şarkılara eşlik edip Sadri'ye selam çakıyoruz. Mezeler burada çok şahane diyemem, ama ortam sıcak. Babamla annemin İstanbul'a geliş hikayelerini anlatıp biraz eskiyi anıyorum-yatağa girdikten sonra sarsıla sarsıla ağlamak olarak geri dönecek bu sohbet bana...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder