(06 MAYIS ÇARŞAMBA)
Bu adam o kadar ben ki, diye düşündüm dün gece Amok Koşucusu'nu bitirdiğimde.
Yalnızca farklı yazmış; daha derinlikli ve katmanlı, ustaca kurgulamış. Bütün öykülerinde bir çöküş, kendi sonunu bekleme de değil- sona hazırlık. Korku içinde ama sağlam durarak kendi sonuna/sonunu hazırlayan karakterler...
Her hikayede peşinden sürükleyen, merakı cezbeden tutkulu bir kapılma süreci; dipsiz bir uçuruma düşüş manzarası...
Kıyıda kalmış insanların acınası, tiksindirici hikayelerini anlatmış hep, acınası olan he şeyin biraz tiksinti verdiği doğrudur.
Dünya çöküyor gibiyken, başka ne yazılabilirdi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder