Mayıs'ın ilk günü hem güneşli hem serin-ada sezonunu açmaya karar verdik.
Toplaşmalardan pek korkan canım hükümetimizin engellediği ulaşım araçları arasında Kadıköy-Büyükada vapuru da varmış; mecburen Bostancı'dan bindik.
Ada bizi; baharı selamlayan sakinleri, gün ışığıyla gözümüzü alan sokakları, mor salkımlı ahşap evleriyle gülümseyerek karşıladı...
Erguvanlar, mor salkımlar, leylaklar ve biberiye çiçekleri ile adını bilmediğim türlü türlü mor çiçekle renklenen İstanbul'un en güzel mevsimi Mayıs!
Kedileri besleyen teyzenin yaklaşmasıyla, başlarını hep birden aynı yöne çeviren kedi çetesine afiyet olsun deyip; sokağa park etmiş motora karşılıklı kurulmuş kedilere selam verdik ve en çok da tuğla bir bahçe kapısının iki başını tutmuş martılara güldük.
Bir ara sokakta çizili seksek görünce dayanamam-bir de uysal bakan sokak köpeği!
Haftanın yüklerinden hemencecik arındık, adanın temiz havasını alınca bir güzel rahatladık...
Akşama doğru Fıstık Ahmet'in yerine oturup arkadaşlarımızı beklerken mezelerin suyuna bandık.
Sonrası bol keyifli, biraz sarhoş, epeyce yüksek sesli, göbekli Dj.li, Rum tavernası şarkılarıyla neşeli geçti...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder