(28 ARALIK CUMA)
Dopdolu verimli bir gündü; gündüz işlerimi yoluna koyup karşıya geçtim ve Nişantaşı tarafında bir fincan kahve eşliğinde Eskişehir'e yerleşip kendi mini butiğini açmaya karar veren girişimci bir arkadaşın heyecanını paylaştım.
Fırından taze çıkan sıcacık ayakkabılarımı şanslı sahiplerini beklemek üzere vitrine koydum ve ardından Galata'ya çıktık.
Bir başka arkadaşın butiğine uğradıktan sonra acıkan karınlarımızı doyurmak için bir terası seçtik, bira yanında kızartma söyledik-sağlıksız yaşam çok eğlenceli!
***
İki biradan sonra konuştuk; ben aklıma takılanları söyledim, son günlerde hayatımdan tatmin olmadığımı anlattım, o bunları duymanın neler hissettirdiğini söyledi. Biraz üzülür gibi olunca, kalktık kendimizi sokağa attık. Hava güzeldi.
Şişhane'den metroya bindik, meydanda ineriz sanıyordum ki Hacıosman istikametine gittiğimizi fark edince şaşırdım, sordum-oto sanayiye gidiyoruz, dedi. Kabullendim. Gayrettepe'de inince nereye gittiğimizi tahmin ettim-İngiliz biraları yapan bir brewing company keşfetmiştik. Aromatik ve yüksek alkollü Haliç Gold'u sevdim. Her şeyden çok bu beklenmedik jeste memnun oldum.
Keşke biraz da Discovery ID seyretseydik!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder