23 Aralık 2012 Pazar

1278


Kutu cafe, Moda'da bir arka sokakta saklanmış, bir yer olduğu bile belli olmadan öylece kuytuda, başka bir yerin parçasıymışçasına sessiz sakin duruyordu-kapıyı açamadık çünkü içeriden açılıyordu, ancak bizi buyur ettiler de girip tek boş masaya oturduk ve heyecanla kahvaltı tabağı söyledik.

Herkesin okuldan arkadaş gibi durduğu bu miniminnacık kutu gibi yerde, paylaşırız diye düşündüğümüz kahvaltının porsiyonları birimizi zor doyuracak boyutta gelince, belki de son haftalarda şu pazar kahvaltılarını biraz abarttık diye düşünmeye başladık.

Tatmin olmak adına bir pancake tabağı söyledik, armut reçeli veya nutella sürüp muz dilimleriyle afiyetle yedik. Dışarının keskinleşen soğuğuna çıkmadan kahveyle çayla ısındık.

El ele Altıyol'a indik, etraf nasıl durgun, herkes adeta hala mahmurdu, eczaneler kapalı, dükkanlar genelde kepenkleri inik, pastanelerin vitrinleri renkli yılbaşı kurabiyeleriyle süslemiş ve kediler hep arabalar üzerine kıvrılıp uyumuştu.

İçimiz titreyerek otobüs durağına yürürken birden elini tuttuğum adam, hiç beklemediğim bir şey yaptı ve bana çiçek aldı; 3 buket kırmızı kokina!


Ne yalan söyleyeyim, hep içimde kalmıştı; -bazen sebepsiz biçimde bir şeyler birileri arasında tabu olur-bana 2 buçuk yıldır hiç çiçek almamıştı. Başkalarına çiçek aldığını duyduğumda, bir öğrencisine doğumgününde veya bir iş arkadaşına kadınlar günü münasebetiyle, kibar bir erkek olmasına sevinir, bir yandan da bana neden hiç almadı acaba diye düşünüp hayıflanırdım. Arkadaşları kadar değerim yok mu diye düşündükçe basbayağı kırılırdım. O sıralar bir başka arkadaşım her buluşmamızda çiçekler getiriyordu bana, o da görmüştü birkaç sefer-acaba ondan mı almıyor diye düşünürdüm kendi kendime. Hatta aramızda bunun konusu bir iki defa açılmıştı, artık bundan sonra hiç almaz diye düşünmeye başlamıştım ben de-gerginlik mevzusu haline gelmiş gibiydi. Doğumgünlerimde bekledim, fark ettirmeden çiçekçilere baktım göz ucuyla yanlarından birlikte geçerken.

Bugünün sabahında, bizi Kadıköy'e taşıyan otobüste yan yana otururken nereden aklıma düştü bilinmez-yeniden bana acaba bir gün çiçek alacak mı? diye geçirdim içimden. Neden bilmem... O gün bugünmüş meğer, eve gelince bir vazo bulup içine özenle yerleştirdim, kıpkırmızı top top kokinalarımı...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder