19 Eylül 2012 Çarşamba

1182

(18 EYLÜL SALI)

Beyaz önlüğü içinde daha da soluk, ifadesiz, belki biraz kin doluydu ama pişman-asla.

"Bunca zaman...Kocamla birlikte dünyanın her tarafında çocuklara yardım etmek için uğraştık-bir fark yaratabilmek için didinip durduk ve ciddi bir adım atmaya kalkıştığımız her seferinde karşımıza bürokrasi çıktı ve "hayır! Yapamazsınız-önce bir süreç var." dedi. Hep bir süreç vardı, hep bir prosedür! Biliyor musun bunca çabanın sonunda ne değişti? Hiçbir şey!"

Gri gözlerini kıstı, tısladı:

"Hiçbir şey- ve Allahın belası dünya aynen eskiden olduğu gibi dönmeye devam etti. Fakirleri daha da fakirleştiren, insanları köleleştiren bu sisteme her müdahale edişimizde bir setle karşılaştık. Neden mi? Çünkü aslında kimse bir şeylerin düzelmesini istemiyor!"

Hınçla devam etti:

"Burada maden kapandığından beri eskiden parasını kazanan ve mutlu olan insanlar arasında ahlaki çöküş başladı... Artık kasabamız tam bir ölü ve çocuklarımızı da böyle kırık ve umutsuz yetiştiriyoruz. Çocukların gözlerine baktığımda ışıl ışıl görüyorum onları; bunu hak etmiyorlar ama böyle oluyor-bu lanet düzen hep devam ediyor!"

Sonra, karşısında ağlayan anneye bakıp ailelerinden kaçırıp daha mutlu olacaklarına, güzel imkanlara sahip olabileceklerine inandığı yeni annelerine teslim ettiği çocukların öldüklerini söyledi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder