9 Eylül 2012 Pazar

1172

(08 EYLÜL CUMARTESİ)

Kıvranarak, inleyerek, ateşler içinde ağlayarak, sızlanarak, kusarak, midemi tutup ahlayarak, şüpheden midem ağzıma gelerek, durup durup göz yaşlarına boğularak, kabuslar içinde geçirdiğim bugünün gözlerimi açabildiğim nadir dakikalarında kopuk kopuk okumaya gayret ettiğim kitaptan biraz alıntı yapmak isterim:

"Bu topraklar böyledir benim güzel Filipinam. Hatıraları, unutmak üzerinedir. Herkes kendi günahını unutur, ama kimse alacağı intikamı unutmaz. Ve Ortadoğu-tanrıların hep bu topraklarda icat edilmesi bir tesadüf değil-günahlardan kuruludur. Kaç silah varsa o kadar tarih vardır burada. Anlamaya kalktığında da bütün bu hikayelerin içinde kaybolursun. Bu, Ortadoğu'nun lanetidir: Dışarıda olanı anlamamakla lanetler, içine gireni de dünyada başka önemli hiçbir şeyin olmadığı serabıyla."

"Kendi iç sesinden ve dilinden İngilizceye dönecekken, sıkışmış bir kapağın açılmasına benzer bir ses çıktı ağzından. Gülümsemeye benzer bir şey yaparken yüzü, ağzı taştanmış gibi kırıldı. Çok susmuş insanların ilk sözcüklerinden önce yutkundukları o ağrılı, ılık yumru gırtlağından geçmemişti ki (...)"

"Kalbinin sesi gırtlağında şişerek büyüdü. Her adımda ayaklarını betondan söke söke merdivenleri indi. Henüz bu şehirde onun dilinde konuşan birini tanımıyordu."





Ece Temelkuran-Muz sesleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder