29 Ağustos 2011 Pazartesi
797
28 Ağustos 2011 Pazar
796
795
26 Ağustos 2011 Cuma
794
24 Ağustos 2011 Çarşamba
792
791
22 Ağustos 2011 Pazartesi
788
787
18 Ağustos 2011 Perşembe
786
17 Ağustos 2011 Çarşamba
785
16 Ağustos 2011 Salı
14 Ağustos 2011 Pazar
781



(13 AĞUSTOS CUMARTESİ)
Ramadan Usta ile Sohbet:
Ramadan usta uzun uzun anlattı bana, yıllardır susmuş bilge gibi açıldı beni görünce, içini döktü boşalttı. Herkesten farklı olmak için uğraştığından başladı önce; incecik bir zevkin ve ödün vermeyen kalitenin ürünü pabuçlarını yapmak için kullandığı kalıpları Macaristan'dan getirdiğini söyledi. Özenle, hevesle oradan taşıdığı kalıpları bir başkası kolaya kaçmak için kullanınca nasıl incindiğini anlattı, kendi kısır dünyalarına sığdırdıkları görüşlerini, boş boş eleştirilerini yönelten başka kunduracıların onu nasıl karamsarlığa sürüklediğini dinledim.
Beni tanımaktan memnun oldu, tıpkı uzun boylu, kafasını usturaya vurmuş İngiliz mimarın zevkli suluboya ilüstrasyonlarını yapıp getirdiği ayakkabıların aynısını kendine yaptırdığı zaman içinin aydınlanması gibi... Gözleri yavaş yavaş gülmeye başladı, evlerine misafir gelenlere odasındaki oyuncakları gösteren çocuklar gibi bana tamamen el yapımı ayakkabıların tahta minik çivilerini gösterdi. Sabırla, sevecenlikle dinledim, kendini geri çekse bu sefer kibirli bulacaklarını-gereksiz yorumlarına katlanıp istediklerini verse bu sefer de kendi özünü koruyamayacağını söylediğinde anlayışla gözlerimi yumdum bir an.
779
10 Ağustos 2011 Çarşamba
778
777
8 Ağustos 2011 Pazartesi
775
774
(06 AĞUSTOS CUMARTESİ)
"Bu, yanında geçirdiğim en kötü gece." dedim hüzünlü yüzümle.
"O kadar kötü mü?" diye sordu endişeli yüzüyle.
Anlatmaya çalıştım: "Bir dakika bile uyumadım, yanında yatmadım bütün gece, ağladım, kustum... Duymadın mı?"
Sessizlikte bir sıkıntılı iç çekiş.
"Önceden yanından kalkıp ağladığımda sana kızgın olurdum, belki söylediğin bir şey aklıma takılmış olurdu, hep bunu düşünmekten uyuyamazdım, ama bu sefer hiç biri yok!"
Anlatamazdım; saatlerce ağlamaya çalıştığımı ama göğsümdeki yudumu bir türlü yutkunamadığımı. Onu kendime çok yabancı gördüğümü, yeniden bu yatağa ve bu hayata ait olmadığımı hissettiğimi, onun çok değerli ve son derece çekici fakat benim gözümde her şeyi yapabilecek bir adam olduğunu, dolayısıyla ona asla güvenemeyeceğimi, onun da benle yetinmeyeceğini düşündüğümü, bir ilişkimizin olabileceğine inanmadığımı, sadece beni daha da fazla kırıp bir gün çekip gideceğini bildiğimi, aradığının ben olmadığımı ve benim gibi iki günde bir bozulan, ayarı hassas bir saatle yaşayamayacağını, ama onu severek hayata tutunmaya çalıştığımı...
Anlatamadım.
773
(05 AĞUSTOS CUMA)
Bir Barışma Hikayesi:
Sabaha umutsuzluk ve çaresizlik içinde uyandım-
Kabul etmem gerektiği açık olan bir gerçeği kabullenemiyordum bir türlü.
Sonunda cesaretimi topladım, seni aradım-
"Dün gece söylediklerinden sonra bir ilişkimiz olabileceğini düşünmüyorum." dedim.
Son bir kez sormak istemiştim, hala bir şans daha vermek istemiştim aslında, benimle mutlu olduğunu, öyle demek istemediğini duymak, hayatından bunaldığın zayıf bir anında ağzından çıkanları unutmak ve sana, bize yeniden inanmak istemiştim...
"Arabayla tatile çıkarken... yolda giderken... her dediğime gülüyordun, yaptığım tüm abuk subuk esprilere.... O zaman mutluydun... O zaman işte mutluydun, inkar edemezsin bunu!"
Sonra beni rahatlatan bir şey yaptın, sarıldın.