Dün gece uyuyamadım hiç, misafir kediler sabaha kadar miyavlayıp durdular. Aklım hep onlara takıldı, kalkıp baktım. Aslında bir tanesi iyi görünüyor; mama yedi, kendini sevdirdi, ama diğeri odanın en ücra köşesine kaçıp saklanıyor. O kadar kendini gizliyor ki, içimi burktu hali. Ama zamanla açılıp rahatlayacağını biliyorum. Yine de emanet kedi, üzerine titriyorum.
Kahvaltıdan sonra enerjim düştü iyice, biraz kestirmek istedim. Çalışmaya başlamam öğleni buldu, gönderi stresi henüz bitmedi. Yeni bir çift babet boyadım ve akşamüstü güneşin açması şerefine dışarı çıktım. Biraz yürüyüş ve çilekli limonlu dondurma keyfimi yerine getirdi. Bu sene bahar çok mu gecikti, biz mi yakalayamadık? Daha çok sahil, daha çok park, daha fazla güneş ve çimen istiyorum bu bahar!
Akşamüstü evde yalnız kalınca cinayetli bir şeyler seyredip uzandım biraz, azıcık uyuya kalmışım. Kalkar kalkmaz piyano başına geçtim, ama nedense pek iyi değildim bu sefer, ben de zorlamadım. Uyku düzenim epey şaştı bu aralar; şaraplı akşamlar, hayalperest geceler derken... Hayırlısı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder