Biraz hafta sonundan kalma kafa karışıklığı ile başladım bu haftaya, oysa ki doğum günüm yaklaşıyor, neşeli olmam lazım!
Güne egzersizle başlamak bana iyi geldi, kahvaltıdan sonra yine günlük rutinime başladım: müşterilere geri döndüm ve sosyal medya paylaşımlarımı yaptım. Ardından annemi bir öğlen kahvesine çıkardım ve dışarıdaki ufak işleri hallettik; kargolar verildi, tuhafiyeciden alınacaklar alındı.
Eve döner dönmez mutfağa girdim; aklımda ne zamandır bu yeni tarifi denemek vardı; balkabağı çorbası pişirdim. Tatlımsı enteresan bir tadı var, hoşuma gitti.
Piyanomun başına oturup geçen derste çalamadığım parçalara çalıştım; yavaş da olsa doğru çaldım ve bu hoşuma gitti. Kendime daha fazla güvenmeliyim kesinlikle, bu kadar da yüklenmemeliyim!
Birkaç hafta önce asla yapamam sandığım şeyleri yapıyorum işte; karınca duası gibi görünen notaları okuyabiliyorum, daha ne? Şimdi zorlandıklarımı da elbet ileride çalabileceğim.
Aslında içimdeki huzursuzluğun kaynağını biliyorum; konuşulmayan şeyler var, söylenemeyen sözler ve tam anlaşılamamak endişesi...
Bir süre daha böyle gidecek belki, ama aslında tıpkı piyano gibi, yeni bir şey öğrenmek gibi- bir yandan aklımızın gerisinde bir yerlerde işlemeye devam edecek ve biz içten içe konuşulmayanları da anlamaya başlayacağız kendiliğimizden...
Hep böyle tuhaf tesadüfler olacaktır, denk düşüremeyişler belki ama, geriden geriden de devam eden bir bağ, akılda kalan sözler, içte büyüyen düşler...
İletişmek böyle bir şey çünkü, değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder