Sıkıcı işleri halletmek için süpermen gücünde uyandığım bugüne dev kahvaltıyla başladım, fazla oyalanmadan evden çıkıp yola koyuldum. Şehrimizin mükemmel bölgelerinden biri olan İMES'te işim var, oraya gitmek kolay olsa da içeride 301. sokağı bulmak iki katı sürüyor. Bir Allahın kulu da Kosgeb'in yerini tam bilmiyor!
Sonunda binayı bulunca numaramı alıp biraz bekliyorum, evrakımı içeri teslim etmek için. Hadi hayırlısı-bundan sonra başlıyor asıl olay!
Çıkışta biraz rahatlamış hissediyorum, bir tik daha atıldı; öyleyse alışverişi hak ettim. Geçen haftadan beri aklımda kalan ayakkabıları almaya gidiyorum, evet kendim ayakkabıcı olmama rağmen ayakkabı satın alıyorum.
Fakat navigasyona fazla güvenip hislerimi dinlemeyince döneceğim yeri kaçırıp yolu dehşet uzatıyorum. Trafiğe de takılınca sinir bozucu manasız bir saat geçirmek zorunda kalıyorum mağazanın olduğu avm.ye varmadan önce... Bir şeyler yedikten sonra beğendiğim modelleri deneyip kendimi mutlu ediyorum.
Akşamüstü eve yorgun geldikten sonra eşime yöresel yemekler hazırlayıp kalbini kazanmaya çalışıyorum, çünkü arkadaşımdan dinlediğim liberal aşk hikayeleri beni fazlasıyla rahatsız etti-dışarıda neler dönüyor yahu? İnsanlar delirmiş iyice, hepten yönsüz ve yitikler sanki...
Biz çok mutluyuz ama, değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder