(03 TEMMUZ PERŞEMBE)
Bir bayılma hikayesi...
Eve döndüğümde sinirliydim, sadece yalnız kalmak istiyordum, anneme hiç selam vermeden odama geçip pencereyi açtım, bir sigara yaktım.
Hızlı hızlı içerken biraz başımın döndüğünü hissettim, birer şişe roze içmiştik ne de olsa, gerçi hafifti...
Yatağa girdim, uyuya kalmışım çabucak.
Gecenin bir vakti uyandığımda huzursuzdum, susadığımı hissedince elime başımın arkasındaki rafı yokladım, hep koyduğum su bardağı bu gece yoktu nedense.
Susuzluk uykuya ağır basınca üşenmekten vazgeçip kalktım mutfağa gittim.
Bir bardak su koydum, dikip hızla içtim. Gerçekten susamıştım.
Bir bardak daha doldurdum, yine istersem yatağın başında dursun diye.
O an gözlerim ışıdı.
Gözlerim karardı denir ya, benimkiler ışıdı, bembeyaz oldu.
Düşeceğimi hissedip bardağı elimden bıraktım, en son bunu hatırlıyorum.
Uyanmaya başladığımda önce dokunma hissi geri geldi.
Soğuk bir şeye dokunuyordum ve sağ yanağım sanki ezilmişti.
Tam emin olamıyordum; rüyada mıyım, bambaşka bir yerde miyim, evde miyim, havada mıyım...
Yamuk gibiydi vücudum, ayaklarım birbirine dolanmış, ellerim sanki benden ayrılmıştı.
Görüntü yavaş yavaş normale dönmeye başladı, merkeze üşüşen beyaz ışık zerrecikleri arasından annemi gördüm.
Üzerime eğilmiş olduğunu fark ettim fakat henüz yüzünü seçemiyordum.
Bağırıyor olduğunu anlayabildim ama duyamıyordum.
"Düştüm mü?" dedim, ya da dediğimi zannettim.
Kabus mu görüyorum? Ölüyorum galiba, yavaş yavaş uzaklaşıyorum dünyaya...
Duymaya başladığımda ilk algıladığım: "Kızım ne oldu sana!? Kızım sana ne oldu!?" haykırışları oldu.
"Ben iyiyim." demek istedim- konuşamıyordum.
Sarhoşluk gibi değil, bildiğim herhangi bir uyuşturucu gibi de değil, beyin kanaması gibi bir vaziyet...
Ölüm böyle bir şeymiş demek...
Dizlerimin acısını hissetmeye başladım.
Düştüğümü biliyordum artık, dizlerimi ve sağ yanağımı incittiğimi anlıyordum.
Tahammülü zor yüksek bir tıslama duyuyordum, gözlerimse biraz daha normal vazifelerine dönmüş gibiydiler.
Ellerim uyuşmuştu, çok soğuktan içeri girip sıcak sobaya tutar gibi bir karıncalanma dolanıyordu kollarımda.
Bir anda müthiş bir ter bastı, belki 3 saniyede sırılsıklam oldum.
Ben bu kadar hızlı çıkan ter görmedim, zonklamalarla çıkan her damlayı alnımda hissettiğim acayip bir ter attım.
Yavaşça yerimde doğrulduğumda düştüğüm mermer zeminde ıslaklığım kalmıştı.
Sağlam bir dayak yemiş gibi sersem vaziyette kalktım, "Tamam, iyiyim." dedim.
Panik halinde ne yapacağını şaşırmış annemi dinliyordum ağır ağır tuvalete yürürken: "Öyle sesler çıkardın ki! Öğürtü gibi, homurtu gibi korkunç sesler çıktı senden. Kusuyorsun sandım, kova alıp geldim. Yerde kasılmış kalmışsın, ellerin eciş bücüş, ayakların içe dönmüş-sen halini bir görseydin...!"
Tuvalate gireyim dedim ama hiç iyi hissetmiyordum hala.
Gözlerime ışıklar akmaya başlayınca yatağa geçmek istedim, kalktım.
Orada yine film koptu.
Uyandığımda ilk duyduğum bir batma hissi oldu.
Yatakta bir şey var bana batan...
Yattığım yerin yatak değil halı olduğunu kaç saniye içinde idrak edebildiğimi bilmiyorum.
Ben yatağa girdim, uyudum bir kaç saat sanıyordum. İkinci defa bayılmışım.
Bu kez daha az terleyerek ve daha kolay dünyaya geri dönerek kendime geldim.
Sonunda yatağa girdiğimde "Tamam, iyiyim merak etme, bir daha bayılmam." dedim anneme.
Bitkin vaziyette korkunç kabuslarla dolu huzursuz bir uykuya daldım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder