Sevimli, biraz da çarpık bir Karadeniz balıkçı kasabasında her zamanki çabucak yeyip bitirdiğimiz muhlamalı filan güzel bir kahvaltının ardından şöyle bir tur attık...
Kale kalıntılarında kısa süreli maceralar yaşadık ve örümcek ağlı loş taş mahzenlerden yeniden güneşe çıktığımıza sevinip birkaç fotoğraf çekelim dedik...
Aşağı inerken her zaman köşedeki kamyonunda kavun satan amcadan birer dilim aldık elimize ve 3. köprü katliamının gözle görülür hale geldiği hüzünlü Garipçe'nin en tatlı kedileriyle karşılaştık...
Dönüş yolunda bize bir şeyler oldu; ne olduğunu anlayamadan kenara çektik, sanırım açık hava çarptı-son Kasım güneşi içimizi yaktı...
Hiç bitmeyen doğum günüm kutlu olsun!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder