24 Şubat 2013 Pazar

1339

(22 ŞUBAT CUMA)

Titrek sesiyle kendi hikayesini anlattı, dinledim:

"Bir gün yola çıkmışlardı, acı haberi geldi. Fenalaştı dediler, gittik Cerrahpaşa'ya. Kapılardan sığmaz bir adamdı, el kadar camdan gördüm içeride yatarken. Hemşire dedi, bir senin oğlun değil içeride, göremezsin. Üç gün bekledik, dediler beyin kapanmış, bekleriz ne zaman kalp duracak. Üçüncü gün sedyede çıkardılar, nasıl canlı, biliyor musun, sanki konuşacak! Öptüm soğuk yüzünü, öptüm... Dayın çekti sırtımdan, yeter teyze, dedi. Daha öpecektim. İyilerin iyisiydi, uçtu gitti."

95 yaşında bir kadının, anne babasını, abisini, ablasını sırayla kaybetmiş, siroz olan kocasına ölene dek bakmış , üç oğlunu gömmüş, bir dünya savaşında doğmuş ve diğerinde karneyle ekmek almış, İstanbul'un Fatih semtinde bir ahşap eve göç ettiği gün buradan nefret etmiş ve hep köyünü, kızlığını özlemiş, son 20 yılını sabrederek, ah ederek geçirmiş, yalnız öleceğini söyleyen bu kadının acısı karşısında ezildim de, ağlamaya bile utandım.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder