4 Şubat 2013 Pazartesi

1321



Aslında bütün bunlar dün gece oldu...

Akşam Kadıköy'de buluşulup vapurla Karaköy'e geçildi, oradan hemencecik Galata'ya çıkıldı. Cumartesi gecesi sabahlayan Beyoğlu sokakları pazar rehavetini hala üstünden atamamıştı, biz de bu savunmasız halinden faydalanıp eğlendik!

Galata'nın minik şarap butiğinde birer kadeh şarap yanına Ayvalık peynir tabağı söyledik: en sevdiğim şeyler hep Ayvalık'tan!

Komik garson çocuk önce göz kalemimi beğendiğini söyleyip ardından bize önerdiği bir Büyülübağ şarabını tattırdı. Hadi dedik, birer kadeh de ondan içelim!

Nasıl olduysa oldu ve 2 kadeh şarapla kıkırdamaya başladık-en çok da arkadaşımın çalıştığı hastanede ağzı bozuk 70lik bir teyze varmış, ona güldük.

Mekan kapanmakta olduğundan kovulmamıza ramak kala mecburen son çıkan müşteriler olduk, saat hala gece yarısına varmadığı için gecenin asıl amacını teşkil eden mekana gitmeden önce bir yerlerde iki tek atalım dedik.

Duvarları batman şablonlarıyla doldurulmuş, barın tepesinde abuk subuk bir örümcek maketi ve yarın şişme kadın duran absürd bir rock bara oturduk, cin tonikler, jager shotlar geldi.

gece yarısını 1 saat kadar geçirmiş olduğumuzu fark edince, yanımıza gelen 2 arkadaşla birlikte Hayal'in yeni yerine yürüdük; Erdem Akakçe başlamıştı bile.

Bir iki meşhur yüz görüldü, bir iki tanıdığa rast gelindi, bir iki bira filan içildi ve bol bol sahne önünde dans edildi.

İlk defa sonunu gördüğümüz grubun performansı kah Cemali veya Yavuz Çetin parçaları ile bizleri efkarlandırdı, kah Bu Ne Biçim Hikaye Böyle coverlarıyla eğlendirdi. 4'e doğru temiz havaya çıktık.

Bir sabaha karşı klasiği olarak tantuniciye oturduk, yanımızdan sarhoş sarmaş dolaş gayler, kırmızı pantolonlu travestiler, küfredenler ve kediler geçti.

Bizim yakaya geçen otobüse bindiğimizde 5'i bulmuştu, gözlerimizi açık tutmaya çabalayarak yollara baktık...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder