Rüyamda amcamlardaydım, evleri değişmiş, bir şömine yaptırmışlar ama içinde yanan ateş yerine tuhaf bir sahte ateş görüntüsü varmış-çirkin bir şey işte.
Birileri gelip gidiyor, babaannem oturuyor, her zamanki basma entarilerinden biri içinde, bakarken benim babaannem ölmüştü, diye düşünüyorum, bir yandan da o ölmüşse ben kime bakıyorum diye düşünerek rahatlıyorum, içimi bir sevinç kaplıyor.
Ona "Ben seni hiç unutamam!" diyorum, "Ölene kadar unutamam ki!" Ağlamaya başlıyorum, "Biz birbirimize emanetiz..." Sarılıyorum.
Göğsümde gün boyu geçmeyecek bir ağırlık ve gözlerimde dökülememiş yaşlarla uyandım.
Huzursuz geçen gecenin sabahında kitap okuyup zorla uykuya dalmıştım zaten, bu gün çalışmamaya karar verdim, dışarıdaki işlerimi öğlene kadar hallettikten sonra sahile inip Bostancı'ya yürüdüm. Bulanık ve soğuk bir çay içtim, ağrıyan ayak bileklerime rağmen eve yürüdüm. Yolda sevişen iki kedi gördüm-erkek dişinin üstüne çıkmış ensesinden ısırıp onu zapt etmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder