10 Aralık 2011 Cumartesi

899

(09 ARALIK CUMA)

"Bir süredir birbirimize istediğim kadar yoğunlaşamadığımızı hissediyorum" diyebildim sonunda, ıkına sıkına. "Ne bileyim işte-sanki eskisi kadar tutkulu değil, eksikliğini hissettiğim şeyi bilsem, sana söyleyeceğim..."

Düşündüm- otobüs yolculuğu boyunca düşünmüştüm de-neydi azalmış olan? Hala çok çekici bulduğum, sevdiğim bu adamla birlikteyken neden bazen aramızdaki şeyin sıradanlaştığını hissediyordum...?

"Ben seninleyken ne kadar güçlü hissederdim kendimi ilk haftalarda," dedim kırgın gözlerimle- "Yanında hafiftim, neşeliydim, şimdi aklıma takılan şeyler olduğu için sürekli endişeliyim, bu yüzden güçlü hissetmiyorum kendimi."

...

Akşam Beyoğlu'na çıktık, hava tahminimizden soğuktu, üşüyen boynumuzu yakalarımızın içine çeke çeke yürüyorduk. Arada bir gittiğimiz blues çalan bara girdik, herkes bizden küçüktü, oraya yabancıydık-yine de barda oturup öpüşürken hepsi bize bakıyordu.

"Yanımda hafif misin?" diye sordu, gözlerinde hem kırgınlık, hem de "Seni seviyorum işte görmüyor musun!" diyen bir ifade vardı, içime işledi.

Üzerime siyah dantel bluzumu giymiştim, altımda kıpkırmızı uzun bir etek...-eğilip boynuma kaçamak öpücükler konduruyordu, baktım-uykusu gelmişti, kalktık.

Otobüste acayip tipler vardı, bir ara kulak kabarttım bizim hakkımızda konuşuyorlardı-gerildim ama omzuna yatıp gözlerimi yumunca yol geçiverdi.

Eve yürürken gülerek dedim ki "Bence insanlar bizi kıskanıyor!" Sonra bizi kıskanan insanları saydık.

Yatağa önce girip makyajımı silerken beni bekledi, sonra sıcacık-hep düşlediğimiz gibi-sarılıp hemen uykuya daldık...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder