27 Nisan 2022 Çarşamba

4689

(24 NİSAN)

Yorgun ve uykusuzum, ama bir hevesle erkenden uyandım bu sabah. Kızlara banyo yaptırıp, saçlarımı yapıp da çıkmak istiyordum evden. 

Hazırlanıp kızları annemlere bıraktıktan sonra Etiler'e geçtik; yol yakınlaştıkça beni bir heyecan aldı; ne yapacağım orada? Cafenin önüne geldiğimizde büyükçe bir masada toplandıklarını görünce iyice kalbim hızlandı: ne işim var benim bunların arasında? Üstelik, mekana en son giden kişi olmayı da hiç sevmem- herkes sana çevirir gözlerini!

Titreyerek girdim, ne kadar korksam da yaptım bunu- arkası dönük masanın ortasına oturmuştu Hocam, selamlamak için kalktı beni. Gözlerine bir an bakabildim elini tutarken, Hocam, dedim.

Köşede emanet gibi oturup Güneş'te de kalınca kim bilir nasıl kızardım. İçimdeki ses mütemadiyen beni eleştirip durdu, dinlememeye çalıştım. Neyse ki, yanımda, karşımda çok tatlı insanlar oturuyordu ve yeni birilerini tanımaktan, özetle de olsa, memnuniyet duydum. Masamıza nefis ikramlar geldi ve kısa bir süre sonra zaten rahatlayıp aramızda sohbete dalmıştık... Bir köşede sessizce oturup giderim ben...

Masadaki herkesin 3 kedisi olduğu ortaya çıktı, hayvan sever yaşamanın vegan çocuk büyütmenin etik sorunlarından bahsediyorken, birden kendimi ikiz bebeklerimi anlatırken buldum. Herkesin tabi çok ilgisini çekti, en çok da Hocam'ın soruları ve merakı hoşuma gitti. Neden bu kadar önemli?

İlham ve şükranla dolup taşmış hissederek ayrıldım mekandan, tüm detayları keyifle hazırlanmış sofra ve candan sarılan insanlar için- bu şansı hak edecek ne yaptım? 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder