22 Temmuz 2011 Cuma

758

(21 TEMMUZ PERŞEMBE)

Sahilde güneşlenirken bir kadının telefon konuşmasına kulak misafiri oldum;
Arkadaşına evliliğinden yakınıyordu... Geldikleri durumu anlatırken "Biz yalnızca anne-baba mıyız!?" diye isyan edişi hafızama kazındı... Belli ki, karı-koca olmayı unutmuşlardı anne-baba olalı beri... Öyle tanıdık geldi, öyle korktum ki, bir an önce sussun istedim! "Yirmi gündür buradayım," diye devam etti, "Sadece çocukların ne yediğinden, neler yaptıklarından konuşuyoruz. Ben geceleri arayıp iyi geceler diliyordum, birden dün kafama esti-aramayayım bu sefer dedim, baktım arayacak mı-o da aramadı!" Sesi sinirli gelmeye başladı, çaresizliktendi, anladım.... "O zaman ben de böyle bir ilişkiye alışmaya çalışacağım başka çarem yok...!" diye bitirdi. Öyle katranlı bir kasvet çöreklendi ki içime, sorma gitsin!

Herkes ömür boyu mutlu olacağını, sevdiklerinin hep yanında kalacağını sanarak bir şeylere başlıyor;hayata ya da evliliğe. Hiç bir zaman öyle olmuyor neredeyse, hep bir şeyler eksiliyor, bozuluyor, eskiyor, değişiyor... Hep mi peki böyle olmak zorunda??!! Mesela bu çaresiz kadın, neden çocukları doğduktan sonra sadece "anne" olarak saygı görmek zorunda? Neden aynı anda hem anne hem sevgili olamıyor mesela, genç kalamıyor? Ahlaksızlığın tadına varamıyor, ne bileyim deliliklerinden sıyrılması bekleniyor? Adam niçin değişmek zorunda ki!! karısına hala iyi geceler dileyemez mi?

Ben hayata zaten tutunmak için kayda değer bir sebep bulamazken, adeta daha ağır sorunlarla yüz yüze gelince, kendimi iyice çocuk gibi hissettim. Ben şimdi bile hiçbir şeyi yürütemezken, bütün bunlarla nasıl başa çıkacağım??

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder