31 Mart 2011 Perşembe
30 Mart 2011 Çarşamba
644
(29 MART SALI)
Yağmurlu bir Beyoğlu akşamı...
Önümüzde birer bira vardı, maçı seyrederek içiyorduk.
Bir yandan da büyük adamlardan bahsediyorduk.
"Beethoven'dan sonra müzik yapılmadı bence!" dedim-
Sonra Sinan'ın devşirme olduğuna geldi sohbet
"Aman sus duymasınlar!" dedi gülerek. Gülüştük.
Hamamların cehennemliğinde yanan odunlardan konuştuk,
Sağır bir adamın ömrü boyunca unutmadığı seslerden...
28 Mart 2011 Pazartesi
643
Artık...
Etiketler:
ağzı sulanmak,
artık,
bahsetmek,
gibi,
hesaplamak,
külliye,
mimar sinan,
mimarlıki süleymaniye,
nargile,
saniye,
ses,
taş,
yankı
27 Mart 2011 Pazar
26 Mart 2011 Cumartesi
641
"Hayat devam ediyor." denir tatsızca, biri öldüğünde ölmeyenleri teselli etmek için.
Bugün öğrendim, biri ölmüş,
Bir arkadaşın arkadaşı, tanımıyorum ama ne fark eder-
Hindistan'da Goa kıyısında uyurken duruvermiş genç kalbi.
Şimdi ben bu gece Taksim'e çıkacağım, insanları ve ışıkları görmek,
Dans edip gülmek için, inanmak için hayatın devam ettiğine...
25 Mart 2011 Cuma
24 Mart 2011 Perşembe
23 Mart 2011 Çarşamba
22 Mart 2011 Salı
21 Mart 2011 Pazartesi
636
"Endişelenme" diyorsun,
beceremiyorum...
Etiketler:
beceremiyordu,
becermek,
demek,
endişe,
endişelenmek
635
(20 MART PAZAR)
Eski dostlardan bir seçkiye dışarıdan bakış:
Tulum-flüt çalanlar, türkü söyleyenler
Bıyıklı sosyalist adamlar ile
Saçları rastalı Hindistan yolcuları
Yanımda okumayı seven bir Kürt,
Üstelik Nevruz o gün, 3 yıl öncesini hatırlıyorum
Evimizin bahçesinde ateş yakıp dans ettiğimiz
19 Mart 2011 Cumartesi
634
Açılmaya ihtiyacımız var, diye karar verdik bu akşam ikizimle...
Gençlik ruhu lazım bize şimdi-daha fazla sarma tütün, daha uzun sokak oturmaları, daha güneşli akşamüstleri, daha güleryüzlü İstanbullular, daha açıklık lazım!
18 Mart 2011 Cuma
16 Mart 2011 Çarşamba
15 Mart 2011 Salı
629
(14 MART PAZARTESİ)
Şimdi anladın değil mi
Kimin için kime sırtını döndüğünü
Şimdi görüyorsun işte
Kimin yanında kaldığını, kimin seni bıraktığını
Nasıl,
Uğruna en yakınlarından vazgeçtiğin,
Sağ elini kırdığın, beni kırdığın,
Kendini unuttuğun, değerini kaybettiğin
Biri tarafından ortada bırakılmak,
Arkandan laflar edildiğini görmek
Üstelik de çocukça, adice laflar-
Nasıl şimdi
Nasılmış...?
13 Mart 2011 Pazar
12 Mart 2011 Cumartesi
627
Kulaklarım hala duymuyor.
Etiketler:
akşamdan kalma,
duymak,
gogol bordello,
konser,
kulak,
sağır,
yorulmak
626
(11 MART CUMA)
Bu gece bir adam, uzun saçlı bir çingene, bıyıklarının altından bana sordu:
"Neden gelmedin, davulumu çaldığımda
Korkuyorum bu varoşlardan, ürküyorum silahlardan
Neden gelmedin, geceye haykırdığımda
İstemiyorum kavgasını izlemeyi kabadayıların..."*
Gitarını tıngırdattı...
İçimden tekrarlayarak her sözü, cevap verdim ona:
"Gelecektim, davulunu duyduğumda
Var gücünle geceye haykırdığında
Başka bir semtinde büyüdüm ben şehrin
Ama alemler bile ters düşüp çarpışır..."*
İkimiz çarpıştık...
Bu gece bir adam, altın dişli bir çingene, bıyıklarının altından bana anlattı:
"Artık yok olan, bir zamanlar buradaydı
Çıkışları ve düşüşleri var elbet herkesin
Yapayalnız bir çığlıkta gez dünyayı
Ama Güneş doğduğunda yanında olacak senin..."**
Dünyayı öyle bir yürüyordu ki, sanki hepsi onunmuş gibi!
Ben böyle yürümeyi ondan öğrendim.
Bu gece bir adam, uzun saçlı bir çingene, bıyıklarının altından bana sordu:
"Neden gelmedin, davulumu çaldığımda
Korkuyorum bu varoşlardan, ürküyorum silahlardan
Neden gelmedin, geceye haykırdığımda
İstemiyorum kavgasını izlemeyi kabadayıların..."*
Gitarını tıngırdattı...
İçimden tekrarlayarak her sözü, cevap verdim ona:
"Gelecektim, davulunu duyduğumda
Var gücünle geceye haykırdığında
Başka bir semtinde büyüdüm ben şehrin
Ama alemler bile ters düşüp çarpışır..."*
İkimiz çarpıştık...
Bu gece bir adam, altın dişli bir çingene, bıyıklarının altından bana anlattı:
"Artık yok olan, bir zamanlar buradaydı
Çıkışları ve düşüşleri var elbet herkesin
Yapayalnız bir çığlıkta gez dünyayı
Ama Güneş doğduğunda yanında olacak senin..."**
Dünyayı öyle bir yürüyordu ki, sanki hepsi onunmuş gibi!
Ben böyle yürümeyi ondan öğrendim.
*Gogol Bordello'nun "When the universes collide" adlı şarkısından alıntı ve hafif müdahaleli çeviri
**Gogol Bordello'nun "Sun is on my side" adlı şarkısından alıntı ve hafif müdahaleli çeviri
10 Mart 2011 Perşembe
625
İçimi kemiren korkular, aklıma üşüşen kötümser hisler yerine, güzel şeylerden bahsedelim bu akşam:
Derici dükkanında kaybolduğum karlı gün
Rüyalarımda bile görmeye cesaret edemeyeceğim kadar renkli, simli, tuhaf deriler, çuvallar, kadifeler arasında gezdim...Büyülenmiş gibi baktım teker teker hepsine, ellemeye cüret edemeyerek çekine çekine dokundum...Gözlerim bu renk ve desen cümbüşünde belli bir şekil seçemez oldular bir süreliğine...
Derici dükkanında kaybolduğum karlı gün
Rüyalarımda bile görmeye cesaret edemeyeceğim kadar renkli, simli, tuhaf deriler, çuvallar, kadifeler arasında gezdim...Büyülenmiş gibi baktım teker teker hepsine, ellemeye cüret edemeyerek çekine çekine dokundum...Gözlerim bu renk ve desen cümbüşünde belli bir şekil seçemez oldular bir süreliğine...
9 Mart 2011 Çarşamba
8 Mart 2011 Salı
623


Bembeyaz olmayı arzulayan bir kızı izledik bu akşam, tek bir lekeye tahammülü yoktu...
Hiç görmediği bir taraftan bakmaya zorladı onu hocası; üzerine bir damla siyah dökülse daha beyaz olacağını gösterdi...
Kuğuya dönüşmüş lanetli bir kızcağızdı o, olabildiğince saf, bir uyuyan güzel misali beklemekteydi kaderindeki gerçek aşkı; yeniden insana dönebilsin diye...
Ancak en iyi olan hak edebilirdi prensi ve disiplinden geçiyordu "iyi" olabilmenin yolu...Annesi de öyle diyordu,annesini dinlerdi o...
Acı veren zevkleri vardı, parmak uçlarına kalkmak gibi, zevk veren acıları saklanıyordu ayak tırnaklarında...
Beyaz gömlekli bir piyano öğretmenini hatırlatıyordu aslında bu haliyle, kendini cezalandırmayı seven hali...
Öfkeli bir annesel süper-egonun baskısı altında ürkek, sessiz, kapanıkken, içini kemiriyordu o bir damla siyahın düşü...
Hep korktuğu, dehşetle uzaktan seyrettiği "öteki"ne dönüşmeliydi, simsiyah olana, prensi baştan çıkarabilmek için...
Kendine, en alışık olduğu şeye yabancılaşmalıydı şimdi, en yabancı olduğuna dönüşebilmek için-belki bir böceğe...
Aslında düpedüz evet, bir sabah dev bir karafatmaya evrilen adamı hatırlatıyordu trajedisi...
Her şeyi yapardı "kötü" ikizi olabilmek için şimdi, her şeyini verirdi, öyleyse bunu herkese göstermek için...Döndü, döndü, döndü, kanatlandı ve yavaş yavaş siyaha kesti....
7 Mart 2011 Pazartesi
622
Yok-
Bırakmayacağım ben seni!
Mücadeleyi bırakmayacağım,
Gülmeyi, ağlamayı, şaşırmayı
İnanmayı,inanmaya çalışmayı...
Yok yok
Ben yaşamayı bırakmayacağım!
Bırakmayacağım ben seni!
Mücadeleyi bırakmayacağım,
Gülmeyi, ağlamayı, şaşırmayı
İnanmayı,inanmaya çalışmayı...
Yok yok
Ben yaşamayı bırakmayacağım!
4 Mart 2011 Cuma
619
Hayat Alternatifi
Bir ara, bir posta daha ağlayıp
Sonunda kör olmayı bile düşündüm
Dünyaya görmeden katlanmak
Daha kolay olurdu elbet-
Hem belki müziğe başlardım
Kör bir caz piyanisti olurdum
Kim bilir!...
618
(03 MART PERŞEMBE)
"Kimse bana ne hissettiğimi sormadı..."diye başladım ağlamaya, incecik yağan kar gibi.
"Seni çok özleyeceğim!" diye hıçkırdım, aniden patlayan kapkara fırtına gibi.
Mahvoldum düşününce, "Şimdi benden sonra enseni kim öpecek? Değerini bilecek mi onun, hep ılık ılık orada durduğunu fark edecek mi...?"diye. Mahvoldum.
Öyle bir ağlamaya tutuldum ki; bunaltan Ağustos akşamı birikmiş sağanak gibi.
"Senle yapmak istediğim daha bir sürü şey vardı...!"diye sayıkladım.
"Bazı şeyleri hiç unutmak istemiyorum"dedi,"Ne olursa olsun-onları düşün,biz bunlarda mutluluk bulmuştuk."
Öyle bir ağlamak ben hatırlamıyorum; yıllarca susmuş, susmuş gibi.
"Ben hemen unutmak istiyorum!" diye bağırdım,"Hemen! Hemen...!"
................................................................................................................................................
Beni unutmak zorunda bırakma, yalvarırım.
Bu sefer kolay olmayacak, biliyorum.
Her şeyi hiçe sayıp boşa çıkarma, yalvarırım.
Bu sefer böyle olmasın, istemiyorum.
3 Mart 2011 Perşembe
617

(02 MART ÇARŞAMBA)
Sen de yapar mıydın aynısını,
sıkışıp kalsan günün birinde
ıssızlığın ortasında yapayalnız
henüz bir göktaşıyken bile
hep seni bekleyen bir kaya altına?
Hemen vazgeçerdim ben hayattan
Sen kolay bırakmazdın, değil mi?
Günlerce,gecelerce dayanırdın susuzluğa
En coşkun şelaleyi düşleyerek
Yaşam pınarından içeceğin an için tutunurdun
Gerekirse kesip atardın seni öldüren kolunu!
Yeter artık-gel bana,bırak bunları,bu hesapları bir kenara, intikamdan vazgeçir beni,vakit kaybetmeyelim daha fazla-Seni,hayatta kalmayı başardığın her sabah için doya doya, nefesim kesilircesine öpmek istiyorum!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)