9 Şubat 2011 Çarşamba

596

Tersten masal:
Karanlık ormanın ortasında yüzyıllarca gizlendim... Issızlığımı damıttığım mutlak sessizlikte tek başıma dinlendim... Sisli kasveti dağıtacak en ufak bir böcek kımıltısına, bir ördek sesine tahammülüm yoktu... Hareket eden her şeyi yedim.
Arada bir, nadiren de olsa talih perisi benden yana olur ve bir, bazen iki çocuk gönderirdi... İşe yaramaz can sıkıcı küçük veletler!_ama kanları sıcacıktı... Yüzlerce yıl gençleştiriyordu bir yudumu... Ciyaklamalarına aldırmadan kestim.
Günlerden birinde soluk tenli(en berrak kan onlardadır) iki şımarık velet kapımda bitti... Kokularını onlar henüz böğürtlen toplamaktayken almıştım... Hiç korkmadan çikolata kapımdan ısırdılar-pis kertenkeleler! Onları cici büyük anne maskemle karşıladım ve sofraya davet ettim.
Aç köpekler gibi zıkkımlandılar, özenle hazırladığım marzipanlı çikolataları, çilekli tartları, zencefilli kurabiyeleri silip süpürdüler... Sinsice, ağında bekleyen örümcek kadar sabırla izledim yiyişlerini, kahkahalarını dinledim... Pamuktan bulutlara yatırdım gece çökünce ikisini, ılık ellerinden öperken iştahla yutkundum... Onlar uyurken kazanımı kaynatmaya koyuldum.
Gölgeler ülkesine yolculuğumun ortasında, o iki örgülü sarışın cadaloz kız kapıyı açtı-sefil tosbağa! Dehşetle açılan gözlerini büyüyle bağladım ve onu kendime köle yaptım... Aptal abisini ise kafese tıktım, her gün beslemeye karar verdim-ki semirip ağzıma layık olsun diye... Çelimsiz parmaklarını her sabah üşenmeden kontrol ettim.
Bu sabah elime olgun meyvalar gibi sulu ve yumuşak, tombul bir parmak değdi... Beklediğim ziyafet akşamı geldi... Cehennem fırınımı harlıyorum... Dişlerimi biliyorum... Tozlu raflardan çıkardığım yüz bin yıllık tarif kitaplarını karıştırıyorum... Bu gece 8973 yaşıma geri döneceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder